27 Mart, 2006

12’nin 20. kutlanışı


Hiç sonu hüsranla bitmeyen bir doğum günüm oldu mu, en azından ben bu günü önemsediğim zamanlarda, hatırlamıyorum.

Düşünüyorum da çocukluğum bayağı yokluk içinde geçmiş. Muhtemel 80 ihtilalinin de etkisi, memur çocukluğu zordu. 3 şeye sahip olmayı çok çok çok istedim çocukken; barbi bebek, paten ve bir de bisiklet. Birkaç yıl önce doğum günümde Ali alana kadar barbi bebeğim hiç olmamıştı (Belki en çok keskin dilinin ardındaki bu inceliği yüzünden seviyorum Ali’yi). Patenim de olamadı (Bir gün umarım İstanbul’da benim açtığım puz pateni pistinde çocuklar paten yapacak. Parası ve pateni olmasa da). Şükür bisikletim oldu (Sağolsun Mis Süt çekilişi:) Bir şeyi gözünden yaş gelecek kadar istersen olur demişti Ercü. İnanıyorum buna). Doğum günlerim benim olamayan şeylerin acısının yaşandığı berbat günlerdi ben en en küçükken.

Sonra büyür gibi oldum… İlkokulun bando takımındaydım. Gariban okulumuzun gariban bandolarından birini çalıyordum. Okula yeni alınan ilk bando bana verildi doğum günümde. O gün ağaç dikme töreni varmış, bilmem kim gelecekmiş, toplandık gittik. Tam tararam… Tam tararam…ve Güümm... O en güzel bando, benim bandom, patladı. Aşkla çalardım ben. Kendimi tutamamışım. Okulun müdürü, müdür muavini, zartı zurtu… sırayla gelip azarladı beni. Ağlayarak kaçtım eve. O gün yeni şeyleri ilk deneyen olmamayı öğrendim.

Sonra biraz daha büyüdüm; memeler kımıl kımıl oynamaya başladı. Gün boyu üzerinden inmediğim Mis Süt bisikletimle yine tura çıkmıştım bir gün. Tarlalar bahçeler benim diye gezerken, on erkeğin ortasına düşüverdim. Çevremi saran erkeklerin tacizine uğradığım ilk gündür. Korkmayı bilmiyordum erkeklerden o ana dek. O gün bunu öğrendim.

Sonra liseli oldum. Sevilmek için on takla attığım bunalımlı yıllardı. Kimse hatırlamadı doğum günümü. Tüm gece boyu ağladım; o gün de yalnızlığın kaçınılmaz olduğunu öğrendim.

Arada güzellikler olmamış mıdır? Olmuştur elbet. Ama balık hafızalıyız. İyi şeyleri çabuk unutuyoruz.

Yıllar hızlı geçiyor. Bir yanım hiç büyümüyor. İstesem de büyüyemiyor. Kimse bilmiyor, ben biliyorum. Bir yanım da fazla büyüdü, engelleyemedim. Korkarak ya da canım yanarak öğrendiklerimi unutamadım.

Bugün çok güzel bir gün. Bebek’te kahvaltı yaptım sabah. Yeni günü ve doğanın uyanışını kutladım, sessizce. Güzel şehrime bahar geldi sonunda. İçimde bin kelebek. Yine hülyalardayım. Bahar çocuğuyum ben. Kışlar beni üzüyor.

22’nin 10. kutlanışı demişti Onur, ben 12'nin 20. kutlanışı demek istiyorum. Yarın benim doğum günüm. Bilenler bilmeyenlere söylesin. Doğum günü talihsiziyim ben. Hem zeka yaşım hala 12. Sevip, sarmalayın. Kötü anıların saldırısına izin vermeyin.

6 yorum:

Yesim Arpat dedi ki...

Hem agladim hem guldum. Ama 12. yeni yasinda sen hep gul. iyi ki dogdun!

Adsız dedi ki...

Özlemcim, şimdiden tebrikler (zaten 1 saat kaldı Salı'ya). içimden bir ses, bu doğumgününde şeytanın bacağını kırma olasılığının yüksekçe olduğunu söylüyor. ballının Allah'ı Mutlu'yu tavlada ezmiş olman bir işaret olabilir mi? ;-)

Bora Yağız

Adsız dedi ki...

Dum dum teke tek, dum teke tek.

32. gun gibi ilginc bi 32. yas gunu dilegiyle.

M.A.B

Onur dedi ki...

Resmin cok guzel.
Yeni yasinda hic korkmadan ve umursamadan hayatina sokup begenmezsen cikaracagin bir dolu yeni heyecan diliyorum. Ve seni ufaktan gulumseten bir dolu tesaduf.

Burada da agaclar cicek acmaya basladi. Eglenceli.

Adsız dedi ki...

12'inde seni tanımıyordum ama seninle olmak herzaman çok güzel. Bazen neşeli, bazen çılgın, bazen hüzünlü,bazen kavgalı geçirdiğimiz günleri özlüyorum. Nice 12. yaşgünlerine.....

Seni seviyorum......

OzlemPansiyon dedi ki...

Saat 18:30; şu dakikaya kadar çokça güzel tebrik, az biraz bela geldi başıma (şirkette ufak çağlı finansal hatalara sebebiyet verdim)

Kaldı 5 saat 30 dk. Hadi hayırlısı. Bu sefer büyük trajedi yaşamadan kapatacağım günü sanki. (Yoksa yeni yaşımın kendisi mi başlı başına bir trajedi?)

özlem pansiyon'un yeni misafirleri var bu arada. Aziz Latif ve M.A.B. Hoşgeldiniz hayatıma...