Bergen'de bir gece konakladıktan sonra, kiralamak için zar zor araba bulup dünyanın en güzel fiyordlarından olan Naeroyfjord'u görmek üzere yola koyulduk.
Evin küçük kızı modunda, arabanın arka koltuğundaki yerimi almış, kendimi eğlemek için içimden şarkı söylemeye başlamıştım. Çocukken ailecek çıktığımız araba yolculuklarında babam bize marşlar söyletirdi. Yaslı gittim, şen geldim. Aç koynunu ben geldim. Bana bir yudum su veer, çok uzak yoldan geldim.
Yolda böyle şarkı türlü giderken biz, birden 'yakışıklı olduğu kadar seksi de olan' bir trafik polisi yolumuzu kesti. Yolun biraz ilerisindeki dağda çalışma varmış. Böyle ne olduğunu anlamadan biz, çayır çimen gezer iken oğooo oğoo, güümm diye bir ses duyuldu. Yandaki dağda dinamit patlatılmış. Dinamitin sebep olduğu dumanın aşama aşama bize yaklaşmasından mütevellit, kendi kendimize gereksiz bir heyecan yaptık, 'yakışıklı olduğu kadar seksi de olan' polis memuruna el sallayarak Nærøy, Aurland ve Sogne fiyordlarını gezmek için bineceğimiz ferry'nin kalktığı (bir taşla 3 kuş!) minik ötesi kasaba Gudvargen'e ulaştık.
Bölgenin en güzel, en dar ve dramatik fiyordlarından olan Nærøy, Aurland'in bir kolu. Fiyord boyunca eşsiz lezzette manzaralara şahit olduk. Bizi yalnız bırakmayan martılar ise manzaranın kaymağıydı.
Sogne'nin sonunda bizi bir sürpriz bekliyordu: Avrupa anakarasının en büyük buzulu Jostedalsbreen !!! Buzulun kolları (Briksdalsbreen, Nigardsbreen) yol boyunca karşımıza çıktı.
Bu Arjantin'deki Moreno Buzulu'ndan sonra gördüğüm 2. buzul oldu. "Hiç mi Sea World'e gitmediniz canıım?" sözlerinin** sahibi Abla Pansiyon derelere girdi, kayaları aştı, buzula elini değdirdi. Ne de olsa benim gözler daha önce buzul görmüş, şu eller daha önce buzula değmişti. Coolluğumu bozmadım (** Bu efsanevi sözler, yıllar önce bir Mavi Yolculuk sabahında denizde Carette Caretta gören coşkulu ekibin çıkardığı seslere uyanan sinirli Abla Pansiyon'un ağzından dökülüvermiş ve tarihe kazınmıştır. O gün bugündür birimiz ne zaman ilginç bir şey görse, grup arasında bu sözler tekrarlanır: "Hiç mi Sea World'e gitmedin canım?":))
Sogne bölgesindeki fiyordları gezdikten sonra Geirenger Fiyordu'nu görmek üzere kuzeye doğru yol aldık. Geceyi masallardan fırlamış gibi duran bir doğanın içinde, tesadüfen bulduğumuz bir dağ evinde geçirdik.
Ertesi sabah 1 günde bizim olmuş köyümüzü üzülerek terkettik. Böyle anların istisnasız sorusu "Sen böyle bir yerde yaşayabilir miydin?" elbette ki tartışıldı aramızda:) Yanıt veriyorum: Evet ben yaşardım!
Geirenger Fiyordu gördüğümüz fiyordlar içinde en beğendiğimiz oldu. Lonely Planet'ın mutlaka görün diye altını tekrar tekrar çizmesi boşuna değilmiş. Hava soğuk ve kapalıydı. Donmak pahasına güverteye oturup göz zevkinde son noktaya ulaştık.
Norveç'in diğer ünlü fiyordları:
- Sogne Fiyordu: Norveç'in en uzun ve en derin fiyordu (204 km ve ulaştığı max derinlik: 1308 metre). Fiyordların Kralı olarak geçiyor. 204 km uzunluğu ile dünyanın da en uzun 2. fiyordu.
Batı Norveç fiyordlarına nasıl gidebilirsiniz?
Ülkemizdeki acentaların gemi turlarından birini alabilirsiniz (TR'deyken pek pahalı gelen bu fiyatlar, Norveç'te gözünüze hiç de çok gelmiyor). Ülkeye gelen çoğu kişinin satın aldığı, ulaşımın tren/otobüs ve ferry'ler ile sağlandığı paket turlardan birini alabilirsiniz. Bergen'e kadar ulaştıysanız "dünyanın en güzel yolculuğu" olarak ünlenmiş Hurtigruten gemisine binip ülkenin kuzey doğusunda, Rusya sınırında yer alan Kirkenes'e (benim gidemediğim ama uçakta unuttuğum pasaportumun gittiği şehir) kadar gidebilirsiniz. "Bu fiyatlar bizi aşar ama oraları da görmezsem gözüm açık giderim" diyorsanız, Oslo-Bergen hattındaki kasaba Myrdal'da trenden inin, kalabalığı takip edin. Bir şekilde Nærøyfjord'e ulaşacağından eminim:)