27 Haziran, 2006

tatil önerileri- hırvatistan

Bugünlerde popüler tatil seçeneklerinden biri oldu Hırvatistan. Ben gittiğim yıl, ki çok olmadı ya 2 ya 3 yaz önceydi (bunadım mı ben? harbi ne zamandı ki?), ülkenin nerede olduğu bile bilinmiyordu. Bi nevi, TR’nin dünyadaki hali !

Neden Hırvatistan’a gitmeli?
Çünkü bize yakın, çünkü doğası çok güzel, çünkü ucuz, çünkü insanları çekici, çünkü farklı pek çok tarzı aynı bünyede bulmak mümkün.

Deniz fenerinde balayı mı istersiniz, Dalmaçya’ya yayılmış 2000 küsur adanın arasında mavi tura çıkmak mı? Araba kiralayarak nefis manzaraya karşı koy koy gezmek mi istersiniz, yoksa Dubrovnik civarındaki sakin köylerden birine konuşlanmak mı? Hvar, Brac, Korcula gibi bir adada hippilerle çadır kampı yapmak mı isterseniz, Omis gibi ortaçağdan kalmış hissi veren küçük sevimli şehirde balık-şarap-muhabbet takılmak mı? Split’te (İzmir gibi bir şehir) diskolarda zıplamak mı istersiniz, Makarska’da (bizim yazlıkçı şehirlerinden. Kaçanın anası ağlamaz, öyle diyim) deniz kenarındaki çay bahçelerinde çekirdek çitlemek mi?

Zagrep ise çok cici bir Avrupa şehri. Hiçbir şey yapmadan kafelerde gün boyu yuvarlanmak, çarşı pazar dolaşmak bile yeterince zevkli ve dinlendirici. Tito çok yaşasın, suni göller yaptırmış şehrin kuzeyine, sanki sayfiyedesiniz. Yelkenliler, patenliler, bisikletliler… Hele bir de benimki gibi güzel arkadaşlarınız varsa Zagrep’te, ben diyeyim 3, siz deyin 1 ay filan sıkılmadan kalınır.

Her yerde olduğu gibi başımıza enteresan olaylar geldi tabii. Zagrep’te İstanbul uçağından indik, Dubrovnik uçağına bineceğiz. Tur mur yok, her zamanki gibi bağımsız takılmaktayız. Zagrep havaalanında elinde ismimin yazdığı bir kart taşıyan bir adam. Aaaa. Üstüme iyilik sağlık! Yani bizim mahallede az biraz tanınırım da, n’oluyo yani? Ünüm sınırları mı aştı? Bizim Zagrep’te yaşayan dostumuz Erhan şoför yollamış; havaalanında aktarma saatini beklemeyelim, hızlı bir Zagrep havası alalım diye. Kendimi Ajda Pekkan gibi hissettiğim nadir anlardandır:)

Zagrep’te hızlı tur… uçak… ve Hoşgeldik Dubrovnik’e.. Otele bavulu attık, dışarı çıktık, 20 adım ya uzaklaştık, ya uzaklaşmadık… ki…avuçlandım!.. Yani öyle böyle değil. Basmayağı yani. Yaş max 17, üç oğlan. “Hayvan” diye bağırarak ve elimdeki şiseden su püskürterek çok anlamsız bir hamle yaptım. Yaş 100, karizma 1000, kabadayılık 10000. Dövülen erkek sayısı unutulacak kadar çok. Tek yapabildiğim su püskürtmek oldu. Bu kadar mı çaptan düşmüşüz be? Elin Hırvatistan’ında madara oldum el kadar oğlanlara. O günden sonra biraz mesafeyle yaklaştım lokal halkın erkeklerine. Barın birinde lezbiyen tacizine uğrayınca ise karar verdim ki her milletle kaynaşmaya gelmiyor.


Her zamanki öneriler aynen geçerli:
- Araba kiralayın (Hem bu sayede Karadağ ya da Bosna/Mostar’a da geçebilirsiniz. Mostar’dan geçen Neratva gördüğüm en güzel nehir. Şair yapar insanı, şair).
- Halkla kaynaşın.
- Bildik şehirler dışında haritada görünmeyen küçük yerlere mutlaka uğrayın.


Kızlara not: Dubrovnik’e gidecekseniz –ki mutlaka gidin, Cuma-C.tesi gecesine denk gelsin. Bana güvenen yarı yolda kalmaz! Öperim:)

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Arkadaslar,

Özlemcimin bahsettigi gibi biz halen Zagreb'deyiz. Yolunuz düserse muhakkak bekleriz. Yanliz "Omis" gazina gelmeyin. Hatirladigim kadariyla bizim kizlar oraya yanlislikla gitmislerdi ;)

mailim erhan.abay@t.ht.hr telefonum +385 98 936 72 91.

Erhanabay©

yavasyavas dedi ki...

hmm deneyelim hırvatistanı

Nohut dedi ki...

Ya bu deniz feneri nedir? Ben de balayı için yer arıyordum.. Bir bilgi verirseniz çok sevinirim.. mail: avangart@gmail.com

Ucuz Tatil Yerleri dedi ki...

güzel bir yazı

Adsız dedi ki...

Merhaba,


Zagreb'te kalabileceğimiz bir pansiyon önerebilir misiniz?

sinemferdakirkoc@gmail.com adresinden bana ulaşırsanız çok sevinirim.


Teşekkürler.