Bir erkek ve 4 hatun; (hani bizi de sayarsak) toplam 5 kisiyiz. Basir ve haremi. Degisik yaslarda, sekil, tat ve duruslarda 4 isimsiz kadin. Ilerleyen gunlerde halkin seslenecegi sekliyle: Mr Basir & the others. Kadinin adi yok! Iran’dan kimselere adimi ogretemeden dondum.

Yola cikmadan yaptigim tek sey uygun kiyafet denk getirmeye calismak oldu. Catali gostermeyen ender sayida bluzumun kolu kisaymis. Kolu uzun olanin da "disi seni yakar, ici beni". Transparanlik diz boyu yani. Ahlak polisi duruma mudahale etmeli. Kesinlikle sinirlari zorlamis, hayal gucune hic yer birakmamisim. 3-5 seyi ustuste giymeyi akil edip, annemden aldigim sallari da bavula atinca operasyon tamamlandi.
Ucagin tum koltuklari dolup, kalkis ani gelip, var oldugu soylenen ekipteki tek tanidigim olan Mr Basir ortamlarda gorunmeyince dedim kendi kendime; herhalde o sahane espri anlayisiyla bir guzellik yapti, boyumun olcusunu aldirmak uzere beni Iran’a yalniz gonderecek. Ohh oldum. Macera yakin. Kalkisa hazirlanan ucaga Mr Basir son dakika yetisti. Ekibimizin diregi, basimizin taci, erkegimiz! Hareminin kalani da coktan ucaga binmis.
Itis kakis, gulus tanis Tahran’a vardik. Isimsiz hemcinslerim ve ben hemen kaynastik. Gece 3 civarinda vardigimiz Tahran Havalimani’nda ilk ayar: Errrrkek girisi ve kadin girisi ayri! Mr Basir bavullarini bize kakaladi. Yarasin. Kuvvet yapar!
Siraz ucagi sabah 6:50’de. Uykusuz, perperisan, kafamiza doladigimiz ortulerden zor nefes alir bir sekilde (meger boyun denen bolgemiz de havaya ihtiyac duyarmis) havalimaninda birkac saat kadar takilmaliyiz. Ben “heeyyt, yetti be” diyerek ilk saat sonunda doluyorum kafaya salimi. Otantik ozgur kizim yine; Hindistan esintili. Herkes bana bakiyor. Memnun oldum, ben de sizi seviyorum!
Mr Basir para tutusturuyor ellerimize. Huri ve ben, 12 dk’lik masaj koltuklarina kuruluyoruz. “Anlatilmaz, yasamak lazim” tadinda bir deneyim. Koltuk ayaklarimi sikiyor, sirtimi mincikliyor. Egilip bukuluyorum koltukla; canim aciyor ve gidiklaniyorum. Koltuk ve ben namunasip bir yakinlasma icindeyiz. Kikirdiyorum, oflayip pufluyorum. Mucadele bitip de koltuk diklestiginde farkediyorum, tamami biyiklilardan olusan seyirci kitlem olusmus. Halki selamliyorum.
Siraz’a sonunda vardigimizda rehberimiz Ati otele goturuyor bizi. Saftimiz kaymis ama gunler kisitli, program yogun. Hemen sari rengin hakim oldugu sehri kesfe koyuluyoruz. Adlarini ne o zaman, ne bugun asla ogrenemedigim cesitli tarihi mekani gun boyu ziyaret edip aksam 7’yi goremeden nallari dikiyoruz. Mr Basir gecelere akmis haremini uyutup.
Rehberimiz Behram enteresan bir adam. Onsuz kesinlikle Iran eksik kalirdi. Hafiz’in mezarinda bize ezberinden siirler okuyor. Mr Basir ve haremi iliskisi netlik kazandiginda, hepimizi sirasiyla yokluyor:"Pek hosmussun, evli misin?". Sevgili Behram, siir bilen erkeklerin prim yaptigi gunler bizim ulkede coktan tarih oldu. Zaman Calvin Klein don donemi. Pantolon biraz dusuk; egildikce boxer yukardan gorunmeli. Rengi ne kadar koyu, o kadar iyi! Siirin siir, askin ask oldugu zamanlara goturuyor Behram hepimizi. Bir seyleri ozluyorum. Anlamiyorum ama seviyorum okudugu dizeleri.
Oglen yemegi icin gittigimiz restoranda baklalar dokuluyor masaya. Gundemimiz benim uygun sekilde ortunmeyisim (Sacin gorunmemesi gerekiyorsa biz de kafamiza kep takdik, fena mi ettik?). Bir sure direniyorum ekibe; rehberi zor durumda birakabilecegim aciklamasini makul bulup teslim oluyorum. Ne zormus toplumsal baskilara dayanmak! Ertesi gun dahasinin mumkun olmadigi olcude ortunuyorum. Pişmişim, boynumda isilik cikmis, kasinti tutmus, icim sismis, gururum kirilmis, teslim olmusum...ne onemi var? Iranli erkekler, rejim, rehberlerimiz ve grup dinamiklerimiz yeniden guven altinda. Su kirbac olayina giremeden donecegim kesinlesti bu teslim olusla.
23 Nisan’da Ermeni Kilisesi’ne gidince gorduklerim fazlasiyla kiskirtici.
Ne guzel bir sehirsin Isfehan!
Secilmis olaylari bu uslupla yazinca ortaya sevimsiz bir tablo cikiyor belki. Ama oyle degil durumun asli. Tum kizsal gerilimlerime ragmen Isfehan’da cok mutlu, cok huzurluydum ben.
Sehrin en guzel oteli olan Abbasi’nin bahcesinde cicek kokulari arasinda tembel tembel mayisirken... Aksam cayevinde mecburen kahve esliginde yeni dostlarimin ic dunyalarina yolculuk ederken (liseli kizlar gibi ufak ufak kikirderken sessiz olmamizi buyuran garsonu dovmek istedim, o ayri)...
Isfehan’in meshur kopruleri ustunde gruptan ayrilip hayallere dalmisken...
Ne zaman tuttursem en cok Kolombiya’yi ozleten nargile keyiflerinde...
Benimle resim cektirmek isteyen genclerin arasinda (Evet, evet. Bende star isigi var! Onlarca kisinin albumunde fotografim var artik)...
Carsi pazar dolasirken "yurdumdan insan manzaralari"nin aynilari ile karsilasinca...
Mutluydum, huzurluydum ben.
Ozlemedim evimi.
Son gecemizi Tahran'da Ali Reza ile gecirdik. Harika anilar, yeni dostluklar ve "bizim" olmus yeni bir cografyayi cebimize katarak coplugumuze donduk. Her cesit on yargiyi, korkuyu arkanizda birakin. Dogunun gizemini, derinligini, felsefesini anlamak icin komsuya ziyaret yapin.
Bugun 1 Mayis; Iscinin ve Emekcinin Bayrami!!
On aylik aradan sonra is hayatina donecegim gun. Ne ironik degil mi? Kader utansin:)
Iyi ki yaptim su seyahatleri.
Iyi ki.