"İnsan gençken dünyayı, yaşlanınca gençliği düzeltmeye çalışır".
Istatistiklere uygun yaşarsam, hayatımın ortasındayım. Dünyayı düzeltemeyeceğimi (biraz) kabul ettim, gençliği düzeltme tribi de ufak ufak başlıyor sanırım. Çok fena. Üretken, iktidarlı, tehlikeli ve karamsar bir yaştayım. Hayatın ortasındayım.
Istatistiklere uygun yaşarsam, hayatımın ortasındayım. Dünyayı düzeltemeyeceğimi (biraz) kabul ettim, gençliği düzeltme tribi de ufak ufak başlıyor sanırım. Çok fena. Üretken, iktidarlı, tehlikeli ve karamsar bir yaştayım. Hayatın ortasındayım.
Üretken; çünkü neyi, nasıl yapabileceğimi biliyorum. Hayatımı yönetirken -vaktiyle çok ter dökerek öğrendiklerim- bugün bayağı işe yarıyor. Yol yordam biliyorum, kolay uyguluyorum.
İktidarlı; çünkü bağımsızlığımın, özgürlüğümün, kimselere ihtiyaç duymazlığımın doruğundayım. Kafa maşallah zehir:) Yeterince deneyimli, yeterince bilgili, yeterince sosyal, yeterince özgüvenliyim.
Karamsar; çünkü dünyada keşfedilecek çok az şey kalmış olmasından korkuyorum. Gittiğim ülkeler, tanıdığım insanlar, akıp giden günler birbirine benzemeye başladı. Eskisi kadar çok öğrenemiyorum hayattan. Eskisi kadar eğlenemiyorum. Gelecek günler sıkıcı mı olacak yoksa? Gunlerin getirmeyebileceklerinden endise ediyorum.
Tehlikeli; çünkü dönemeçteyim. Güle oynaya emekleyerek, tırmalayarak çıktığım basamaklardan, çaktırmamaya çalışarak herkes gibi ben de ineceğim. Ektiklerimi biçeceğim, bugün umursamadıklarımın (mal-mülk, sağlık ve çocuk diyor arkadaşlarım) belki yokluğu yüzünden acı çekip, boyun bükeceğim.
7 Aralık'ta Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğrencilerine konuşma yapmak üzere Burdur'a gidiyorum.
Davet geldiğinde çok sevinmiştim. Biriktirdiklerim, kendine yeni bir kanal bulmuştu akmak için. Şimdi, ne söyleyeceğimi düşündüğüm ve seçmeye çalıştığım şu Sri Lanka gunlerinde, endişeliyim. Coşku ve gururun yerini sorumluluk endişesi aldı. Kimse benden 'hayatin anlami' konusmasi beklemiyor elbette. O yaslari bu soruyla cok mesgul gecirdigimden, sanki bugun genclere buna dair bir seyler soylemeliymis gibi hissediyorum:)
Sahi benim sözüm ne? İlham vermeye gidiyorum, dünyayı ve yolları anlatmaya. O büyük büyük sözleri üretenler nasıl karar veriyorlar hangi sözü söyleyeceklerine? Ben çok az kelimeyle, o gençlerde hem iz bırakacak ve hem de yanlış olmayacak sözleri nasıl üreteceğim?
İktidarlı; çünkü bağımsızlığımın, özgürlüğümün, kimselere ihtiyaç duymazlığımın doruğundayım. Kafa maşallah zehir:) Yeterince deneyimli, yeterince bilgili, yeterince sosyal, yeterince özgüvenliyim.
Karamsar; çünkü dünyada keşfedilecek çok az şey kalmış olmasından korkuyorum. Gittiğim ülkeler, tanıdığım insanlar, akıp giden günler birbirine benzemeye başladı. Eskisi kadar çok öğrenemiyorum hayattan. Eskisi kadar eğlenemiyorum. Gelecek günler sıkıcı mı olacak yoksa? Gunlerin getirmeyebileceklerinden endise ediyorum.
Tehlikeli; çünkü dönemeçteyim. Güle oynaya emekleyerek, tırmalayarak çıktığım basamaklardan, çaktırmamaya çalışarak herkes gibi ben de ineceğim. Ektiklerimi biçeceğim, bugün umursamadıklarımın (mal-mülk, sağlık ve çocuk diyor arkadaşlarım) belki yokluğu yüzünden acı çekip, boyun bükeceğim.
7 Aralık'ta Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğrencilerine konuşma yapmak üzere Burdur'a gidiyorum.
Davet geldiğinde çok sevinmiştim. Biriktirdiklerim, kendine yeni bir kanal bulmuştu akmak için. Şimdi, ne söyleyeceğimi düşündüğüm ve seçmeye çalıştığım şu Sri Lanka gunlerinde, endişeliyim. Coşku ve gururun yerini sorumluluk endişesi aldı. Kimse benden 'hayatin anlami' konusmasi beklemiyor elbette. O yaslari bu soruyla cok mesgul gecirdigimden, sanki bugun genclere buna dair bir seyler soylemeliymis gibi hissediyorum:)
Sahi benim sözüm ne? İlham vermeye gidiyorum, dünyayı ve yolları anlatmaya. O büyük büyük sözleri üretenler nasıl karar veriyorlar hangi sözü söyleyeceklerine? Ben çok az kelimeyle, o gençlerde hem iz bırakacak ve hem de yanlış olmayacak sözleri nasıl üreteceğim?
2 yorum:
O tarihte Burdurda olabilmeyi; sizin konuşmanızı dinleyebilmeyi o kadar çok isterdim ki… Hayatın anlamı konusunda da bir şeyler söylemenizin çok iyi olacağını düşündüğümü de itiraf etmeliyim. Ama maalesef, 7 Aralık ta diğer tüm Cumartesi ve Pazar günlerinde de olduğu gibi, Atatürk havalimanında çalışıyor olacağım. Dünyanın dört bir yanına giden yolculara-gezginlere hizmet verip, maddi imkânsızlıklardan dolayı ben hiçbir yere gidemeyecek, giden uçakların arkasından hüzünle bakıp, mesela Bangkok uçağını karşılamaya gittiğimde, uçaktan inen insanları sanki farklı bir evrenden sihirle gelmişler gibi heyecanla izleyeceğim. ) Sanırım her şeyin en güzel yanı, bir gün 35 yaşına geldiğimde gururla karışık yumuşak bir ses tonuyla “18 yaşından beri çalışıyorum” diyebilmem olacak.
bu yazı bana da bir tokat gibi geldi gecenin bu saatinde... aynen insan büyüdükçe değişiveriyor her şey, doğduğundan bugüne tüm büyüklerinin sana söylediklerine evet yaa... denilen yaştayım bende... Yolun ne kadarı bilemem ama bir dönemeç olduğu kesin... Şimdi bunu almalıyım yoksa almamalı mı bilemedim...
Yorum Gönder