Gittiğim ülkelerde ya da Türkiye içinde seyahat ederken, yöresel mutfak benim için; değil Löplöpçüler gibi seyahat motivasyonu olsun, bilakis kaçındığım şeydir (Aynı tornadan çıkmadık ya, ben de böyle bi modelim:)) Yeni tatları denemek hiç derdim olmadığı gibi, büyük ün sahibi yiyeceklere bile "artık şunu da tatmadan dönersem yuhh derler" düşüncesiyle biraz mecburen ve korku içinde şans veririm. Lokal yiyeceklerle olan mesafeli ve tedbirli ilişkim yüzünden de, gezgin için rutin kabul edilebilecek barsak bozukluğu gibi dertleri neredeyse hiç yaşamam. Siz durumu bilin ama beni örnek almayın tabi:)
Her yer için bunu söyleyemeyiz ama bazı ülkeler mutfaklarıyla da tanınmak zorundadır bana göre. Türkiye'den simit/peynir, kebap/rakı, kuru fasülye/pilav, tulum/pide, zeytinyağlı yemekler gibi lezzetleri tatmadan ülkesine dönen yabancı gezgin ne kadar eksik kalmışsa; kimchi, kimbap, bibimbap, juk, bindetdo vb yiyeceği tatmadan, değişik tarzdaki esnaf lokantalarına oturmadan, sokak tezgahlarında atıştırmadan, soju içmeden, marketteki mikrodalga fırında pişirilmiş erişteyi ayak üstü yemeden geçen bir Kore seyahati de olmaz, olmamalı!
Kore fatihinin kalbine giden yol bi aşamada illa ki mutfaktan geçer. Han ruhunu yakalamak için ideal mekanların başında gelir sofralar. Bunu yola çıkmadan anladığımdan, uyuzluğu bıraktım ve kendimi yeni lezzetlerin kucağına attım Kore'de. Yiyeceklerin tadı değildi sadece farklı olan; sofra düzeninden servis biçimine, yemek adabından yeme şekline tüm bileşenler ilginç ve ben gibi ilgisiz bir gezginin bile iştahını kabartacak cinstendi.
Kendimi aştım ve Kore'deki 10 gün boyunca neredeyse sadece yöresel yemek tükettim. Her birini tek tek anlatacak, tariflerini filan verebilecek bir insan değilim maalesef. Yine de Kore yolcularının işini kolaylaştırmak amacıyla, aklımda kalanları damak zevkime göre puanlayayım (fotolar sıralı değil):
1. DONDURMA (10/10): Yok böyle şey arkadaşlar, parmaklarınızı yersiniz! On üstünden 10 veriyorum Kore'de yediğim dondurmaya. Onlar da bizim Maraş dondurmasını beğeniyor olmalı ki Seul'de 2 ayrı Türk dondurmacı ile karşılaştık (Koreliler çocuk ruhlu bir millet olduklarından, bizimkilerin show'larını seviyorlar sanırım; "yakala, hopp, yakalayamadın ki"- Türk dondurmacısının klasik turist tavlama metodunun orada bayağı prim yaptığına gözlerimle şahit oldum).
2. BINDETDO (9/10): Kore usulü pizza olarak anlatsalar da bize bu yiyeceği, ilgisi yok; içine patates katılmış ve kızartmak yerine tavada omlet gibi pişirilmiş mücver diyebiliriz kendisine. Kore'de en beğendiğim yemek!
3. KİMBAP (8/10): Yosuna sarılmış pilav, içine de biraz sebze. Meğer yosun ne güzel bir lezzetmiş. Şaşkınım!
4. KİMCHİ (8/10): Bir benzetme yapacaksak, bizdeki turşuya benziyor en çok. Kore mutfağının tuzu, biberi, salçası. Sofraların olmazsa olmazı. 200'e yakın çeşidi var. En lezzetlisi Çin lahanasından yapılanı bence.
5. GRILLED GALBİ (8/10): Marine edilmiş ızgara et. Tanıyan bilir, kırmızı löpçük eti hiç sevmem. Eti baharatla, salçayla, ekmekle, bulgurla filan karıştırarak yedirebilirsiniz ancak bana. Anladım ki ben Türk danalarını sevmiyormuşum. Kore'de sığır bir leziz, bir leziz (özel olarak yetiştiriliyormuş), et obur insanlar pişirmeden yiyebilir bence. Gumiho ağzının tadını biliyormuş:)
6. BİBİMBAP (7/10): Pilav, et, sebze... Karıştırın, karıştırın iyice. Şimdi birazcık da yosun dökün üstüne. Oldu bibimbap size! İnternette okuduğuma göre, Kore'de yaşayan Türklerin 'can simidi' imiş bu yemek. Miktarı az olsa da etin, tadı oldukça güzel.
7. JUK (7/10): Kore filmlerinde, biri hastalanınca yaptıkları lapa var ya, işte bu o yemek. "Porridge" de deniyor. Bon-juk isimli zincir restoranda tattık lapayı. Ortamdaki ambians, sunum vs bile yeterdi bizi mutlu etmeye. Onlarca çeşidi var, ben taze fasülyelisinden yedim.
8. PAT-BİNG SU (5/10): Buz, yeşil çaylı dondurma ve barbunyadan oluşan bir tatlı. Bu kombinasyon ne kadar şahane olabilir ki? Bir puanı da 12 dolar ödediğim için kırdım! :)
9. TTEOKBOKKİ (5/10): Baharatlı pirinç keki. Sosunda iş yok bana göre, acı bi de. Yine de aç kalmaktan iyidir tabi. Sokakta en kolay bulunacak yemeklerden.
10. NAENGMYEON (4/10): Garip, pek garip bir noodle. Şeffaf bi kere. Soğuk yeniyor. İçine envai çeşit şey (et vs) konuyor. Yer sofrasına oturarak yedik; ortam tatmin edici, yemeğin tipi de lezzeti de iştah kapatıcıydı. Yonç sevdiğini iddia etse de, bana göre diildi sanki.
Kısıtlı deneyimim ile Kore mutfağı üzerine fazla şey söylemek istemem. En güzeli sizin kendi deneyiminizi yaşamanız. İstanbul'da Kore restoranları mevcut.
Yine de özet bilgi vereyim. Dünya mutfakları içinde yükselen yıldız olduğunu okumuştum bir yerlerde. Benim çok sevdiğim yemek de oldu, hiç sevmediğim de. Zengin bir mutfağa benziyor; sebze ağırlıklı ve sağlıklı olduğu söyleniyor ama et (dana, domuz, tavuk, hatta köpek) veya deniz ürünleri, pilav ya da erişte de feci tüketiliyor sanki. Genel olarak; tuz yok, baharat ve sarmısak çok. Çatal yerine metal çubuk, bıçak yerine makas ! kullanılıyor.
Yerkürede metrekare başına en çok restoran/cafe/yiyecek tezgahı vs düşen ülkelerden olmalı Kore. Gece yarılarına kadar mekanlar açık ve oldukça da dolu.
Bana ilginç gelen servis yöntemlerinden bahsedeyim biraz da. Belki TR'de de bu yöntemler kullanılmaya başlanmıştır da, ben artık ev kuşu olduğum için gelişmeleri kaçırmışımdır.
Mesela self-servis restoran ve kafelerde sipariş sonrası bir cihaz veriyorlar müşterinin eline. Servis hazır olunca o alet ötüyor; öyle ekrandan numara takibi vs yok. Masada rahat rahat bekliyorsunuz yiyeceğinizi.
Garsona 'pişt' çekmek yok. Yandaki fotoda gördüğünüz zile basıyorsunuz, garson hemen yanınızda bitiyor.
Bahşiş alışkanlığı da yok gibi duruyor Kore'de. Yoksa peşimizden koşup "paranızı unuttunuz" der miydi hiç garsonlar?
Kore'de yemek tüm bu detaylar yüzünden zevk, tüm bu farklılıklar yüzünden güzeldi. Bak şimdi! Yazdıkça yeniden gidesim geldi:)
Her yer için bunu söyleyemeyiz ama bazı ülkeler mutfaklarıyla da tanınmak zorundadır bana göre. Türkiye'den simit/peynir, kebap/rakı, kuru fasülye/pilav, tulum/pide, zeytinyağlı yemekler gibi lezzetleri tatmadan ülkesine dönen yabancı gezgin ne kadar eksik kalmışsa; kimchi, kimbap, bibimbap, juk, bindetdo vb yiyeceği tatmadan, değişik tarzdaki esnaf lokantalarına oturmadan, sokak tezgahlarında atıştırmadan, soju içmeden, marketteki mikrodalga fırında pişirilmiş erişteyi ayak üstü yemeden geçen bir Kore seyahati de olmaz, olmamalı!
Kore fatihinin kalbine giden yol bi aşamada illa ki mutfaktan geçer. Han ruhunu yakalamak için ideal mekanların başında gelir sofralar. Bunu yola çıkmadan anladığımdan, uyuzluğu bıraktım ve kendimi yeni lezzetlerin kucağına attım Kore'de. Yiyeceklerin tadı değildi sadece farklı olan; sofra düzeninden servis biçimine, yemek adabından yeme şekline tüm bileşenler ilginç ve ben gibi ilgisiz bir gezginin bile iştahını kabartacak cinstendi.
Kendimi aştım ve Kore'deki 10 gün boyunca neredeyse sadece yöresel yemek tükettim. Her birini tek tek anlatacak, tariflerini filan verebilecek bir insan değilim maalesef. Yine de Kore yolcularının işini kolaylaştırmak amacıyla, aklımda kalanları damak zevkime göre puanlayayım (fotolar sıralı değil):
1. DONDURMA (10/10): Yok böyle şey arkadaşlar, parmaklarınızı yersiniz! On üstünden 10 veriyorum Kore'de yediğim dondurmaya. Onlar da bizim Maraş dondurmasını beğeniyor olmalı ki Seul'de 2 ayrı Türk dondurmacı ile karşılaştık (Koreliler çocuk ruhlu bir millet olduklarından, bizimkilerin show'larını seviyorlar sanırım; "yakala, hopp, yakalayamadın ki"- Türk dondurmacısının klasik turist tavlama metodunun orada bayağı prim yaptığına gözlerimle şahit oldum).
2. BINDETDO (9/10): Kore usulü pizza olarak anlatsalar da bize bu yiyeceği, ilgisi yok; içine patates katılmış ve kızartmak yerine tavada omlet gibi pişirilmiş mücver diyebiliriz kendisine. Kore'de en beğendiğim yemek!
3. KİMBAP (8/10): Yosuna sarılmış pilav, içine de biraz sebze. Meğer yosun ne güzel bir lezzetmiş. Şaşkınım!
4. KİMCHİ (8/10): Bir benzetme yapacaksak, bizdeki turşuya benziyor en çok. Kore mutfağının tuzu, biberi, salçası. Sofraların olmazsa olmazı. 200'e yakın çeşidi var. En lezzetlisi Çin lahanasından yapılanı bence.
5. GRILLED GALBİ (8/10): Marine edilmiş ızgara et. Tanıyan bilir, kırmızı löpçük eti hiç sevmem. Eti baharatla, salçayla, ekmekle, bulgurla filan karıştırarak yedirebilirsiniz ancak bana. Anladım ki ben Türk danalarını sevmiyormuşum. Kore'de sığır bir leziz, bir leziz (özel olarak yetiştiriliyormuş), et obur insanlar pişirmeden yiyebilir bence. Gumiho ağzının tadını biliyormuş:)
6. BİBİMBAP (7/10): Pilav, et, sebze... Karıştırın, karıştırın iyice. Şimdi birazcık da yosun dökün üstüne. Oldu bibimbap size! İnternette okuduğuma göre, Kore'de yaşayan Türklerin 'can simidi' imiş bu yemek. Miktarı az olsa da etin, tadı oldukça güzel.
7. JUK (7/10): Kore filmlerinde, biri hastalanınca yaptıkları lapa var ya, işte bu o yemek. "Porridge" de deniyor. Bon-juk isimli zincir restoranda tattık lapayı. Ortamdaki ambians, sunum vs bile yeterdi bizi mutlu etmeye. Onlarca çeşidi var, ben taze fasülyelisinden yedim.
8. PAT-BİNG SU (5/10): Buz, yeşil çaylı dondurma ve barbunyadan oluşan bir tatlı. Bu kombinasyon ne kadar şahane olabilir ki? Bir puanı da 12 dolar ödediğim için kırdım! :)
9. TTEOKBOKKİ (5/10): Baharatlı pirinç keki. Sosunda iş yok bana göre, acı bi de. Yine de aç kalmaktan iyidir tabi. Sokakta en kolay bulunacak yemeklerden.
10. NAENGMYEON (4/10): Garip, pek garip bir noodle. Şeffaf bi kere. Soğuk yeniyor. İçine envai çeşit şey (et vs) konuyor. Yer sofrasına oturarak yedik; ortam tatmin edici, yemeğin tipi de lezzeti de iştah kapatıcıydı. Yonç sevdiğini iddia etse de, bana göre diildi sanki.
Kısıtlı deneyimim ile Kore mutfağı üzerine fazla şey söylemek istemem. En güzeli sizin kendi deneyiminizi yaşamanız. İstanbul'da Kore restoranları mevcut.
Yine de özet bilgi vereyim. Dünya mutfakları içinde yükselen yıldız olduğunu okumuştum bir yerlerde. Benim çok sevdiğim yemek de oldu, hiç sevmediğim de. Zengin bir mutfağa benziyor; sebze ağırlıklı ve sağlıklı olduğu söyleniyor ama et (dana, domuz, tavuk, hatta köpek) veya deniz ürünleri, pilav ya da erişte de feci tüketiliyor sanki. Genel olarak; tuz yok, baharat ve sarmısak çok. Çatal yerine metal çubuk, bıçak yerine makas ! kullanılıyor.
Yerkürede metrekare başına en çok restoran/cafe/yiyecek tezgahı vs düşen ülkelerden olmalı Kore. Gece yarılarına kadar mekanlar açık ve oldukça da dolu.
Bana ilginç gelen servis yöntemlerinden bahsedeyim biraz da. Belki TR'de de bu yöntemler kullanılmaya başlanmıştır da, ben artık ev kuşu olduğum için gelişmeleri kaçırmışımdır.
Mesela self-servis restoran ve kafelerde sipariş sonrası bir cihaz veriyorlar müşterinin eline. Servis hazır olunca o alet ötüyor; öyle ekrandan numara takibi vs yok. Masada rahat rahat bekliyorsunuz yiyeceğinizi.
Garsona 'pişt' çekmek yok. Yandaki fotoda gördüğünüz zile basıyorsunuz, garson hemen yanınızda bitiyor.
Bahşiş alışkanlığı da yok gibi duruyor Kore'de. Yoksa peşimizden koşup "paranızı unuttunuz" der miydi hiç garsonlar?
Kore'de yemek tüm bu detaylar yüzünden zevk, tüm bu farklılıklar yüzünden güzeldi. Bak şimdi! Yazdıkça yeniden gidesim geldi:)
13 yorum:
Filmlerini seyredeliberi Kore'yi merakla izliyorum. Senin gezin ve yazıların tuzu biberi oldu.
Bir de mutfağı yükselen değer, öyle mi?
Daha yakından ilgilenmeli Kore ile...
:))
ahh ne kadar özeniyorum size bir bilseniz.. :)) Kore'yi çok merak ediyorum.. umarım birgün benim de yolum düşer oralara.. :) yediğiniz yemekler ağzımı sulandırdılar tatlarını bilmesem de.. :) sadece ramen'i tadabilmiştim.. çok güzeldir tavsiye ederim.. :)
garson çağırıcı elektorinik zil İzmir'de de sıklıkla kullanılmakta.
tuza gelirsek kore tarihi filmlerinde bile tuz savaşları var, tuz eskiden savaşılası bir maddeydi ee derin dondurucu icad edilmemişti o zmanlar. baharata gelirsek et ve benzeri ürünlerin kokmaması, çabuk bozulmaması için sıklıkla kullanılan bir kurtarıcı. o nedenle böyle ülkelerde baharatın yetiştiği ülkelere yakınlığı olan yerlerde çokça rastlanır.
saraydaki mücevher dizisinde jangema hatun mutfak sanatını işliyordu, yemekler, emek şahaneydi.
sen yazdıkça görmüş kadar oluyoruz benimde gitmek istediğim ülkelerden biri de kore dir
merhaba, ingiltere'de koreli arkadaşımız etli pilav gibi bir şey yapmıştı bize, aslında o kadar da farklı değilmiş yemekleri:) yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum bu arada ben de blogumda sizin kadar çok olmasa da gezi yazıları yayınlıyorum, şu sıralar Amerika seyahatimi anlatıyorum belki bakmak istersiniz: http://julestheblogger.blogspot.com/
sevgiler
özlem hanım;
yazılarınızı okurken hem imrendim hem eğlendim hemde göresim geldi.
sevgilerle
eylül
Merhabalar Özlem Pansyion hanım.Blogunuz o kadar güzel ki okuyarak kendim gezmiş kadar oluyorum.Çok eğleniyorum ve size özenenlerden bir tanesi de benim.Kore geziniz sayesinde sizi bulmuş olmaktan dolayı da ayrıca mutluyum.Sevgiler selamlar :D
Yerel lezzetleri sevmem demişsisn ama götürmüşsün!
Bir gün her gezgin löplöpçü olacak :)
Öncelikle selamlar...
Kore hakkındaki yazılarınıza bayıldım. Ah keşke ben de gidebilsem ancak şu an öyle bir durumum yok ne yazık ki... Kıskanmadım değil sizi. :D
Bunları bizimle paylaştığınız için çok teşekkürler...
Afiyet olsun özlemcim
www.seyyahamca.com
biraz hassas bir konuya değineceğim; etlerin helal sertifikası var mı korede, diğer yurt dışı ülkelerinde olduğu gibi? koreye gitmeyi çok istiyorum ama bu konu çok düşündürüyor beni
Ya şu an ağzım açık kaldım ,benim en büyük hayalim ''kore'' öyle güzel anlatmışsınız ki :) umarım bize de nasip olur bizde iki arkadaş 8 yıl sonra gitmeyi planlıyoruz :D :D gideceğimiz zaman size sormalıyım nerde yemek yemeli ? ne yapmalı ? ne yapmamalıyız ? 2pm konseriii en ön sıralardan :D:D:D
Merhaba
6 ekim 2015 korede olacağız..yazdıklarınız faydalı olacak özellikle yemekler :)) engin
erkekleri nasil maddi durumlari ortalamalari ve lux kesim ne tarz mekanlara giidiyor genelde yakinda koreye gidicem
Yorum Gönder