Miami’de günde minimum 10 saat aralıksız devam eden alışveriş çılgınlığından öyle bitap düştük ki, haftasonu Fort Lauderdale’den cruise ile Bahamalar’a gitmek ilaç gibi geldi.
Cruise seyahati bir tuhaf tabii. Çoluk çombalak aileler, özellikle de yaşlılar doldurmuş gemiyi. Akşamüstü tombala gibi bir oyun oynanıyor. Gece erkekler rulet için casino’ya, kadın ve çocuklar da bizim tatil köylerindekine benzer animasyonları izlemek için gösteri salonuna gidiyor. Süs püs o biçim. N’oluyoruz ya? Alt tarafı okyanusun üzerinde biz bize takılıyoruz. Gecenin sonunda görece genç olanlar cruise’un kareoke barına akıyor. Allah ne verdiyse. Sabaha kadar söyle babam söyle. Nasıl da mutlulular. Hayret doğrusu.
Bahamalar’ın başkenti Nassau’da karaya indik. Türkiye’de kış kıyamet sürerken, güzelim güneşi bulmaktan mı bilmem, çok mutluyum. Her şey gözüme fazlasıyla güzel gorunuyor. Nassau’da biraz gezinip şnorkelle dalmak için bir tur alıyoruz. Denizaltı gerçekten başka bir dünya. Bu kadar renkli balığı daha önce sadece kitaplarda ve belgesellerde gördüm.
Şnorkel turundan sonra ver elini cennet ada, Blue Lagoon (Mavi Göl filminin çekildiği yer).
Yarım gün kaldığımız adada yunusları izledim. Birkaç saati hamaklarda uyuyarak geçirdim. Kuzey Avrupa’nın soğuğundan kaçmış ve adada öğretmenlik yapan bir gençle tanıştım ve hayatına çok imrendim. Lokal içkiler içip, yerlilerle dansettim.
Orada ölsem gam yemezdim, eminim.
3 yorum:
Aşiyan'a gömülmek istediğini sanıyordum :)
aşiyan'a gömülmek istiyorum.
sen yazdıklarıma bakma:)
kardesim nedir bu nassau nun lokal ickisi ondan bahset bana ne senin nasil ..t gezdirdiginden
can
Yorum Gönder