19 Ocak, 2011

take on me, norveçli mortan!

Benim ilk gençlik yıllarıma damgasını vuran müzik gruplarından biri A-HA idi. Grubun solisti Mortan'ın yırtık tişörtlü bir posterinin duvarımda asılı olduğunu itiraf ediyorum:)

Neyse efeniim, ben geçen yaz bu arkadaşların memleketi Norveç'i boydan boya geçtim, Avrupa'nın en kuzey noktası Nordkapp'a kadar ulaştım. "Dünya müzikleri" kliplerine bir süredir ara vermiştim. Buyrunuz, 1987'de dünyada fırtına gibi esen A-HA'nın Take On Me isimli parçası eşliğinde Norveç fotoğraflarım.



Ne zaman şehir ve yetşkin hayatı beni bunaltsa, Norveçli Mortan'ın beni yeşil kırlarda dolaştırdığı pembe ergenlik düşlerime geri kaçarım:P

13 Ocak, 2011

mektup-5

17 Aralık 2009

Merhaba Özlem Hanım,

Size derdimi nasıl anlatsam bilemiyorum. Ekim 2008'de internet üzerinden Skype programı vasıtası ile Kolombiya'nın ... şehrinde yaşamakta olan R. adlı kızla tanıştım. Kısa sürede bu durum aşka ve sevgiye dönüştü. 14 aydır birbirimizle kavuşmayı 4 gözle bekliyoruz, ikimiz de kavuşamadığımız için cayır cayır yanıyoruz. Ben öğrenciyim, aşık olduğum kız ise ne yazık ki işten çıkartıldı ve iş aramasına rağmen birkaç aydır iş bulamıyor. Sizin anlıyacağınız ne bende para var, ne de onda. O para biriktirip beni ziyaret etmeye niyetlendi ama işten çıkartılması ve ailesinin fakir olması bu ziyarete sekte vuruyor.

Özlem Hanım, ben çok korkuyorum, sevdiğimle hayatta kavuşamıyacağımı düşünmeye başladım. O kızı çok seviyorum. Ne olur bana yardımcı olun. Size yalvarıyorum. Ben nasıl oraya gidebilirim? Benim ailem zengin değil. Şu hayatta o kız çok acılar, ızdıraplar çekmiş. Artık onun da mutlu olmaya hakkı var. Onu sevdiği adama kavuşturun mutlu olsun. Ne olur. Onu şu hayatta 1 kerecik olsun öpmek, saçlarını okşamak, onun önünde diz çökerek sevdiğimi söylemek için her şeyimi verirdim. Bir yol gösterin Özlem Hanım ne olur, en azından onu bir kerecik ziyaret edebilsem o da yeter. Ne yapacağımı bilemiyorum.

R.. kendisi ve benim için elleri ile bu siteyi hazırladı:
www.....blogspot.com

Sevgili Özlem Hanım ne olur yardım edin, R. ile benim ağlaya ağlaya artık göz pınarlarımız kurudu. Şu iki seven insanın maddi sıkıntılara boyun eğmesine göz yummayın ne olur. Yalvarıyorum. O kız için bir kursa gitmeden kendi imkanlarım ile bir miktar İspanyolca bile öğrendim. Aşk işte her şeyi yaptırıyor Özlem Hanım. Olumlu ya da olumsuz cevabınızı, görüşlerinizi, yardımınızı bekliyorum. Ne olur yardım edin, vesile olun kavuşmamıza. Belki bu aşk size inandırıcı gelmiyor olabilir ama lütfen inanın biz birbirimizi çok seviyoruz. Birbirimizi kaybetmek istemiyoruz. Ayrıca benden daha fazla bilgi isterseniz seve seve gönderirim. Ne olur yardım edin...

A.

...

A'ya yardımcı olamayacağımı, sevdiği kıza bir gün kavuşmasını dilediğimi yazdım.

Bu mektubu bloga yüklemeden önce A'nın gönderdiği link'e tekrar baktım; gençlerin aşkı tüm hızıyla sürüyor ve hala kavuşmaya çalışıyor görünüyorlar.

10 Ocak, 2011

mektup-4

20 Kasım 2008

Merhaba,

Aşık Tüccari'yi araştırırken sitenizi gördüm. Restoranınızda türkü okunması takdire değer, kutlarım sizi.

Yaklaşık 3.5 yıldır Aşık Tüccari'yi araştırıyorum. Hakkında kitap çıkarmak üzereyim. İncidir ayaklı divan şiiri de bende mevcut.

Sizden ricam Aşık Tüccari mahlasıyla okunan başka türkü, şiir vs varsa bana bilgi verir misiniz? Katkılarınız için şimdiden teşekkür ederim.

...

Pansiyondan sonra, artık bir de restoranım olmuştu! Mesaj gönderen Bey'in beni bulmasına vesile olan yazım şuydu. Sarkastik bünyemi tuttum, tüm edebimle, yardımcı olamayacağım için özür dileyen bir mesaj attım.

09 Ocak, 2011

mektup-3

2 Eylül 2009

Sevgilimle kalabilecek bir yer arıyoruz, rezervasyon yaptırabilir miyim? Pazartesi gününe?
G.

...

Şaka mı bu?

Özlem

...

Özlem Pansiyon ???
Bu şaka mı?
G.

...


Evet.
Şakaydı açıkçası:)
Yanlışlıkla buralara düşen ilk siz değilsiniz.

http://ozlem-pansiyon.blogspot.com/2006/03/ne-olursan-ol-yine-gel.html
Pansiyon benim evin ve blogun adı; her ikisine de -misafir olarak- sevgilinizle ne zaman isterseniz beklerim:)

Sevgiler,
Özlem

...

Heheh:D Teşekkürler:D Kusura bakmayın. İyi günleeer:D
G.


İstanbul'daki pansiyonlar listesine nasıl girdim haberim yok, ama emin olun gerçek bir pansiyon açsam müşterileri hazır:)

mektup-2

25 Eylül 2009

Merhaba Özlem Hanım,

Blogunuzun büyük bölümünü okudum. Seyahatlerinizi ve akıcı kaleminizi hayranlıkla takip ettim. Buraya kadar her şey çok güzel. Fakat anlayamadığım bir nokta oluştu. Yazdıklarınız içinde sıklıkla dile getirdiğiniz bir şey var; kendinizi hırpalarcasına uzun, zorlamalı seyahatler, adeta ülkeye dönmekten korkarcasına yeni gezi planlarını ezberi oluşturmalar... Sanki hiç düşünmeye vakit kalmasın, yoğun iş temposu geçer geçmez bir maceraya atılayım, hep bir yabancıyla konuşayım, bir yerlerde yabancı olayım gibi... Dilerim haddimi aşmıyorumdur ama öyle çok merak ettim ki, size bu e-postayı atmaya karar verdim.

Bende uyanan kanı eski bir kalp yarasından kaçış yolları, bir an olsun düşünecek zamanım olmasın, yenilmeyeyim, güçlü kalayım gibi bir düşünce içinde olduğunuz... Nasıl olsa hiç tanışmıyor olmamıza, yedi kat yabancı olmamıza ait bir cesaretle size bunu yazdım, sordum. Dilerim beni ayıplamamış ya da kırılmamışınızdır. Esenlikler dilerim.

E.E.

....

E. Bey merhaba,

Şu an Tayland'dayım, kuzeyde Chiang Mai denen bir şehirde. Son 24 saatimi yukarıdan izleseydiniz yaptıklarımın çok akıllı işi olmadığından iyice emin olurdunuz. Çok akıllı değilim diyelim. Kendimi sürekli bir kaosun içine atıp, sonra da ondan sıyrılmaya çalışırken eğleniyorum:)

Gelelim sizin sorunuza. Blogdaki yazıların çoğu 2006 senesinde yaptığım 6 aylık seyahatin notları. Yola çıkmadan önce ruh halim gerçekten de çok iyi değildi. Tıkanmıştım, gelişmiyordum. Dünyada ne aradığım sorusu önemsizleşmişti. Uzun yıllar kendimi var etmeye çalıştığım şirkette de hayat yolunda gitmiyordu. Oraya koyduğum gönül o kadar fazlaydı ki, ulaşılan nokta cidden kalbimde yaraya sebep olmuştu. Yani kalbimde yara vardı ama bunun bir aşkla ilgisi yoktu. İçinde bulunduğum hayat yaşamayı hak etmeyecek kadar sıradanlaşmış ve değersizleşmişti. Ben değersiz bir hayat yaşamak istemiyordum. Bir sürü insan belki hayatlarının iniş anlarında ağlar, söylenir ve bekler. Ben onlardan biri değildim. Göre göre neden aşağıya inmeli, ne zamana kadar beklemeli?.. Bekleyemedim.

Kalan seyahatlerdeki koşturma ise tamamen fiziksel koşullar ile ilgili. Mesai kavramının olmadığı bir iş yapıyorum. Eğer bu koşturmaca içine bu şekilde de olsa bir seyahat sıkıştırmazsam, yerimden asla kıpırdayamam. Düşünmekten kaçmıyorum. Yalnızlığımı seviyorum ve onu koruyorum. Diğer yandan mutluluğun düşünmekten gelmediğine eminim. Yine de düşünmek iyidir:)

Sizi elbette ki ayıplamadım ve kırılmadım. Hatta teşekkür ederim. Bir insana yapılan yolculuk, yolculukların en zorlusu ve değerlisi. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki artık kimse kimseyi merak etmiyor, tanımaya ve anlama çalışmıyor. İzimi sürmenizin değerini biliyorum.

Ben de size esenlikler dilerim.
Özlem


...

Özlem Hanım, tekrar merhabalar:)

Öncelikle dikkate alıp kapsamlı bir yanıt verdiğiniz için, inceliğiniz için çok teşekkür ederim. Aslına bakarsanız bu kadar samimi ve akıl dolu bir yanıt beklemiyordum, biraz şaşırdım. Yazdıklarınızı 2-3 kez okumam gerekti tam olarak sindirebilmem için.

Beri yandan hepi topu 3-4 ülke görebilmiş biri olarak şu anda Tayland'da bulunmanızı ve Indiana Jones hallerinizi de bir parça kıskanmıyor değilim hani!:) Sanıyorum ki bahsettiğiniz bir kaosun içine düşme ve sonrasında sıyrılma çabasını hoşa giden bir meşgale gibi görüyorsunuz. Ben bu tarifinizin zaten hayatın ta kendisi olduğunu düşünüyorum. Bütün ömrümüz bir şeylerden kurtulmakla, bir şeyleri inşa etmeye çalışmakla geçmiyor mu!? Ve nihayete ulaşacak olursak yeniden başlıyoruz...

2006 yılında yaşadıklarınızdan bahsederken kullandığınız dil bana çok ilginç geldi. Başkasının belki iki kelimeyle anlatacağı ve üzerine en fazla birkaç gün düşüneceği bir şeyi bu kadar derin yaşamanız çok enteresan. Hayata bu gözlükle bakan birinin başka bir tip olay üzerine neler yaşayabileceği daha da merakımı uyandırdı aslında. Ama kibarlığınızı daha fazla suistimal etmeden, aklıma gelen birkaç çok merak ettiğim soruyu sormadan çekiliyorum sahneden:)

Tatiliniz arasında zaman ayırıp benimle uğraştığınız için tekrar teşekkür ederim. Sizin gibi derin ve -darılmazsanız- tuhaf derecede ilginç birini e-posta yoluyla bile olsa tanımaktan çok mutlu oldum. Yazılarınızı takip etmeye devam edeceğim.


E. Bey'e tekrar yazmadım. İsimsiz de olsa e-postalarını burada paylaştığım için kendisine ayıp etmediğimi umuyorum.

"Tuhaf derecede ilginç" mi bilmem ama yeni yüzlerimle Pansiyon okurunu tanıştırma vakti geldi sanırım. Zaten seyahat perhizindeyim. Yeni açılımların belki de zamanıdır.

08 Ocak, 2011

mektup-1

7 Mayıs 2010
Merhaba,

Nihayetinde sanıyorum ki sözümü tuttum-tutabildim*, buradan bu adacıktan o kadar zor ki isteklerimi karşılayabilmek.

Blogunu tabii ki okuyorum, toplantılar-masada ''cumartesi''ler, buluşmalar ohhh, biz de burda havadan bir uçak geçecek de göreceğiz diye bulutlara bakalım:-)

Dedim ki, ''ben bugun yazacağım birşeyler''. Bir mektup olarak kabul et bu saçmaladıklarımı, en azından ''adsız'' falan yazmıyor gönderen kısmında:-) Yazmak istediklerim aslında ''hayallerinden vazgeçme''den ibaret ki arkadaşlara biraz cesaret, moral, motivasyon olsun.

2007 yılında Ege kıyılarında yelken ile dünyayı dolaşanları okurken-hatim indirirken kendimi okyanuslara gönderirdim hep; o teknedeydim, o kuşlar bana eşlik ediyordu, arada uçan balıklar-yunuslar görüyordum, doğaya aşık oluyordum, kimseciklerin olmadığı adalarda pinekliyordum vs... Mental olarak oradaydım, beni kamçılayan ''gitme'' arzusunda...

Ve gittim, geldim. Hint Okyanusu'nun tam ortasında bir garip adacıktayım, 2 aydır buradayım. 17 farklı ülkeden insan bu ada üzerinde deniz seviyesinden 2-3 metre yükseklikte yuvarlanıp gidiyoruz...

Hayal kurdum, istedim ve geldim. Hayal ettiklerimize ulaşmak nasıl bir duygudur ki böylesine bizi hafif kılıyor-tedavi ediyor. Tüm arkadaşlar farklı dönecekler gittikleri yerlerden, ben de o farklılıkları tek tek okuyacağım, "ülkemde bunlar da gerçekleşiyor, evet, kitleselleşiyoruz'' diyeceğim, "birbirimizi destekliyoruz, hayallere yelken açıyoruz" diyeceğim, bağıracağım burada.

Bizler, zaman zaman ''muhteşem hatalar'' yapıyoruz. Arkadaşlar gittiğiniz yerlerden muhteşem hatalarınızı ve anılarınızı okumayı kalın bir sicimle çekiyorum:-) Bir gün gazetelerin manşetlerinde ölüm, savaş, reklam, tecavüz, futbol, bikinili kadın yerine, ''GGSB talihlileri yola çıkıyor''u okumak-görmek dileği ile...

Özlem Yücel'e ve tüm arkadaşlara selamlarımla...

ps: yayınlanma ihtimali var mı ozlem-pansiyon.blogspot sayfalarında, yoksa bile ben bu ihtimali de sevebilirim :-)

Ali Osman Karaağaç
Windsurf & Sail Instructor
RC Maldives, Breeze WS Chief Instructor


* Maldiveler'den seyahat bursu havuzuna para yollamayı başaran bir güzel insandır Ali Osman Karaağaç. Henüz ne kendisini tanıdım, ne de Maldivleri gördüm. Bakarsınız yakında ikisini de gerçekleştiririm.