02 Ağustos, 2006

smile mon


Jamaika Turizm Burosuna ugradik ilk gun. Super tatli bir kadinla tanistik: Ann Marie. Dedim: “Ann Marie! Bir yazi okudum. 1 haftada Jamaika’yi iyice hissetmek icin yapmam gerekenler: Jamaikali bir aileye Pazar yemegine misafir olmak, kriket maci seyretmek, dini olaylara karismak, dans etmek vs. Yarina kadar Jamaikali bir aileyle kaynasmam ve evlerine misafir olmam lazim”.

Ann Marie dumur oldu tabii. Kadin turistik yerlere nasil gidilecegini anlatmaya alismis. Benim abuk sorularim karsisinda ne etsin bilemedi (Dindar misiniz? Senin dinin ne? Guinness’e gore milkare basina en cok kilise dusen ulke Jamaika’ymis, dogru mu? Mo Bay’in nufusu 180 bin deniyor. Bu insanlar nerede? Ot satmak illegalse herkes nasil satiyor? Sehir merkezine gitmek guvenli mi? Zart mi, zurt mu?). Ann Marie “Keske dun konussaydik, sizi bizim eve davet ederdim ama baska plan yaptim” dedi. Kriketin de zaten sezonu degilmis, o plan da yatti. Jamaika’dan Jamaika’yi tam hissedemeden gidecegim o gun kesinlesti yani. Ann ile “Aaa, haftaya mutlaka yine goruselim” diyerek ayrildik.

Ogleden sonra Coyaba Beach’teki kokos otelimize tasindik (1 haftada 3 kez otel degistirdik, sormayin). Miami’den Eda da bu otelde katildi bize. Burasi galiba balayi oteli. Sadece yemek saatlerinde insan var etrafta. Onun disinda plaj da, otel de bizim. Memelere ozgurluk!

Otelimizin bahcesinde yapildigi icin bir Jamaika dugunu de gormus olduk. Gerci olayi fotograflamaya calisirken enselendim ve kibarca kovalandim ortamdan, ama olsun. En azindan Jamaikali bir gelin-damat gormuslugum var artik. Zenci olmalari disinda pek de bir fark yoktu. Haa bir de adamin teki uzun uzun konusma yapti. Kovalandigim dugunun arka kapisindan cikarken resmini gordugunuz calgicilar ile tanistim.
Dialogun ilk cumleleri aynen sudur (Merhaba filan yok):
- Evli misin?
- Hayir.
- Benimle evlenir misin?
- Niye evleneyim?
- Sana gitar calar, sarki soylerim.
Boyle eglenceli insanlar. Birsey yapmama bile gerek yok halkla kaynasmak icin. Onlar atliyor zaten. Benim de canima minnet. Koca adayim bana biraz gitar caldi, sarki soyledi. Helallestik, ayrildik.

Dun gece otelde, uzerinize afiyet Jamaika’nin neredeyse milli yemegi olan Jerk Chicken yedik. Yollarda adim basi jerk chicken yapilan bir mangal gormek mumkun. Bizim tukuruk kofteciler gibi yani:) Tarifini ahcimiz Brian’dan aldim, yayinlayacagim. Yapmasi pek kolay gorunmuyor gerci.

Bugun Ann Marie’nin tavsiye ettigi soforumuz Clifton ile plajlari ve gun batimi ile unlu Jamaika’nin en bati noktasindaki Negril’e gittik. Yemyesil bir ulke Jamaika. Yesil daglar turkuaz renkli denizlere kavusuyor. Ve biri bana biliyorsa anlatsin: neden bazi yerlerde gunes bir baska guzel batiyor?

Zenginlik ve fakirlik ic ice gecmis. Issizlik orani hic az degil. O nedenle suc orani yuksek. Fakirlik disinda bir sorunlari yok ama. Dusmanlari yok mesela. Once kolelikten kurtulmuslar (1 Agustos emancipation day’leri idi). Bu konuda hala hassaslar ama. Fazla mesai yapmalarini gerektiren bir durum olsa “biz artik kole degiliz” moduna geciyorlar hemen (Bir taksiciyle giristigimiz saat pazarliginda ayari aldik).1962 yilinda da somurgesi olduklari Ingiltere’den bagimsizliklarini almislar. Aralari herkesle iyi: ABD, Kanada, Ingiltere, Kuba, diger Karayip ulkeleri vs… Farkli etnik kokenden ve dinlerden olmalarina ragmen ulkede asla bu nedenle bir ic cekisme olmamis. Mottalari: “out of many, one people”. Jamaika kadar olamadik. Aferin bize!

Jamaika, bazi acilardan, Turkiye’nin 20 yil onceki halini hatirlatiyor. Mesela ulkede Burger King, Kentucy Fried Chicken ve Pizza Hut var. 80’lerin sonlarinda Taksim’de McDonald’s ilk acildiginda koko santi teenager’larin bulusma mekaniydi. Hatirlayan var mi? Buradakiler de aynen oyle. Genclik takmis takistirmis, surmus surusturmus gelmis. Aptal bir hamburger icin fast-food restaurant’ta 45 dk beklenir mi? Bekledik genclerle… Biz onlari kesiyoruz, onlar bizi. 2 dk suskun kalamiyorsun zaten. Hemen atliyor biri “Pardon, konustugunuz dil ne?” Boylece basliyor muhabbet.

KFC’da saydim , tam 6 guvenlik gorevlisi vardi. Ellerinde coplar. Hatta 2. evlenme teklifini de bu security oglanlarindan birinden aldim. Ben burada da evlenemezsem, bi daha hayatta evlenemem. Calgici karisi Binnaz mi olsam, esnaf karisi Binnaz mi?:)

Negril yolculugu boyunca Clifton ile konustum. O da benden geveze cikti cok sukur. Her cesit tuhaf bilgiyi ogrenmis durumdayim ulkeyle ilgili. En komigi 20 kusur yildir Amerika’da yasayan Eda ile Clifton’un iletisim kuramamasi. Clifton Eda ile yaptigi muhabbette benden yardim istedi. Hahaha. Bugunleri de gordum cok sukur! Jamaika tam bana gore bir yer. Bir sekil anlasiyorum insanlarla:) Jamaikalilar Ingilizce disinda, Patois dilini konusuyorlar. Ingilizceye biraz Ispanyolca biraz da atalarinin dillerini katmislar, kelimelerinde yarisini yutuyorlar oluyor patois (patua diye okunuyor). Yah-mon (yaman) evet demek. Irie (ayri) de peki. Mesela “I am not coming” yerine “mi not go” diyorlar. Sanirim ABD’deki zencilerin konustugu Ingilizce’ye yakin.

Ablamin aklina uyup kano ile cevre turuna ciktik. Yani ben kano onlar da pedalli bir aletle. Mutlu mutlu civardaki adalari gezdik. Sonra cok siki bir ruzgar cikti, deniz dalgalandi. Gittigimiz yerden 2 saatte zor donduk. Daha dogrusu sadece ben donebildim; ablam ve Eda yari yolda kaldilar. Otelin motorlu teknesi ile onlari gidip kurtardim:) Bu arada on tarafim kavruldu. Milli renklerimizi bedenimde tasiyorum dunden beri; on kirmizi, arka benekli beyaz. Jamaikan sinekleri de agzinin tadini biliyormus. Yenmedik yerim kalmadi. Oldum bittim kasinmaktan. Ondan benekliyim iste. Turkiye’den sitma olmayayim diye buralara tasidigim sinek kovar sprey fos cikti. Yani yakinda “sitma oldum, imdat” diyen mesajim ulasabilir.

Yine de su dakika her seye gulumsuyorum, Jamaikalilarin hep soyledigi gibi: "Smile mon":)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

memelere özgürlükkkk :)

süpersin, bizim yerimize de gez.

öptüm dido ışımer

Adsız dedi ki...

Jamaikanin otu denenmeden gidilmez. Uc firt cekmeden donme, Jamaikaya gitdim deme.

Cek bi Fiirt, cek cek bi Fiiirt!