10 Eylül, 2008

peyami amca

Bodrum-Bitez'de okaliptus ağacının altında kocakafalık yapıp kitap/gazete okumaktayızdır Aslı ile. Tipini Aydın Boysan'a benzettiğim için çok kısa bir ara ilgimi çekmiş bayağı yaşlı bir amca "Gençler, çay içer misiniz?" diye seslenir karşı masadan. Hığ mığ derken sandalyeyi çekip yanımıza oturur. Kırkbeş gün önce eşini kaybetmişliğinden, cana ve sese muhtaç kalmışlığından, yaşlılığın çok fena bişey olmuşluğundan bahseder. Eşi Peruluymuştur, amca NYC'de yaşamaktadır, tek can dostu olarak köpeği Baby kalmıştır. Bir saat önce kendi kendine melankoli yapıp ağlarken Aslı'nın onu görüp gazetenin arkasına saklandığını sanmaktadır.

Yaşlı ve hayatta yapayalnız kalmış amca kalbime dokunur. Böyle durumlarda asla ne yapacağını bilemeyen Aslı olayların dışında ve mümkünse suskun kalmayı tercih eder. Amcaya birazdan taziye için bir misafiri geleceğini öğreniriz. O yüzden rakısını yanımıza gelmeden kaldırtmış, yerine demleme söylemiştir. "Arnavutlarda hörmet böyledir" der Peyami amca. Eski FB azalarından, Hürriyet NY'un kurucularından olduğunu daldan dala uçarken öğreniveririz. Sohbet ilerledikçe (muhabbetin 3. dakikasında biz yukarıdaki tüm info ve fazlasına sahip olmuşuzdur) Peyami amcanın muhabbeti de ilginçleşmeye başlar.Tanışıklığımızın 5. dakikasında arkadaş taziyeye gelir.

Zeki Bey 5 dakikadır -kendi ifadesiyle Peyami manyağına- dayandığımız için bizi alkışlar. O dakikada amca Peyami, kanka Peyamiiii olmaya doğru süratli adımlar atmaktadır. Aslı'yı gazete okurken izlediğini, bu seyir sürecinin çok hoşuna gittiğini filan anlatır (İç ses: Amca Aslı'yı karısına mı benzetti? Amca burada tam olarak ne demek istedi?). Zeki Bey devreye girer, Peyami'nin çapkınlığına dair ilk tüyoları onun müdahalesinden anlarız. Aslı'nin evli olduğunu öğrenince beni yeni karısı yapıp NY'a götürmeyi teklif eder. Gideymişim onunla, beni internasyonel bir insan yapaymış:)

Peyami amca yanımızdan geçen 2 taş Rus kıza bakarken efendi Zeki Bey'den paparayı yer: "Daha eşinin 40'ı dolmadı. Yuh sana Peyamii". Şaşkın bakışlarımız arasında kızlar masaya oturur, Peyami amca kahkayı basar ve bana give me five yapar. "Ogllumm, bunlar bizim kızlar. Rakı-balığa gidiyoruz birazdan, masa hazır. Hahaha." Peyami amca 3 gün kalacağı İstanbul'da bizi balıkçıya götürmek için çok diretir. Aslı'nın varlığı beni adam etmiş olmalı ki, oralı olmam. Veda anı geldiğinde bayağı bir sarılışırız. Peyami amca ilk göz ağrısı Aslı'ya boşanırsa kendisini bulmasını söyler. Gamzelerinin birinden rakı, birinden su içmek için ayda 1000 dolar vereceğini de eklemeyi unutmaz:)

Ahh Bodrum anıları, Bodrum insanları ... Kitap çıkar, kitap:)

Hiç yorum yok: