14 Nisan, 2006

kok salmak

Hep kök salmaktan korktum ben. Aidiyet duymaya çok ihtiyaç duyanın, kök salma yeteneği, korkmaktan gelişmiyor belki de. Zihnimde bir bavul, daima açık… Her an hızla toparlanıp, yollara düşmeye hazır… Bavul hazır beklersem, yeterince sarmalanmadığımda hemen uçar giderim dedim. Kalmak ve gitmek arasındaki çarpışmalardır belki hayatımın özeti.

Sonra karar verdim kök salmaya... Zihnimdeki bavulu kapattım başarabildiğimce; kaldırdım içimdeki tozlu bir köşeye… ÖzlemPansiyon’a taşınalı 3 sene, 2 hafta olmuş. Bir gün içinde bavulumu topladım, geldim. Neredeyse hiçbir şeyi benim değildi evimin. Olsundu. Ben benim bildim. Köklenmekten korkan kadın, 50 yıllık binada kendisine bir yuva kurdu. 72 yaşındaki Sebahat teyze can yoldaşıydı bana; ben de neredeyse kimselerin yaşamadığı binada, aniden hastalanırsa yardımına koşacak umudu oldum Sebahat teyzenin…

Eve taşındığımda herşeyden önce posta kutusuna adımı yazdım, mektup yazacağından emin olduğum Orhan amcama adresimi yolladım. Sonra, yıllardır sandıklarda buruşmuş fotoğrafları derledim, albümlere yerleştirdim. Sezen çaldı bir yandan; “Alırım başımı giderim efeler gibi hey”... Ajda cevap verdi; “Bir garip yolcuyum hayat yolunda”... Yeşim Salkım tamamladı; “Hadi hazırlan, eskileri terketmeye / Hadi hazır yüreğim, yenileri farketmeye / ve kulağım ayak sesinde, biliyorum / Yola çıktım çoktan, yoktan geliyorum”… Onlar söyledi… ben uyumadım, kitaplarımı dizdim. Yataktı, yorgandı çok sonraları geldi. Yonca ile gittik, yeni eşyalar aldık.

Sebahat teyze gitti sonraları. Başka dostlarım oldu sokakta. Her gün işten dönüşte; akşamsa, köşedeki çiçekçilerle selamlaşırım. Bazen Abdullah abi’ye çay içmeye uğrarım. Geceyse (her gece, ama her gece) kapının önündeki 2 kediyi ürkütmeden içeri girmeye çalışırım. Gri olan hep kaçar. Beneklisi ise benim gibi, her an kaçmaya hazır. Kaçmaz ama hiç. Onun üstünden atlarım.

Ev sahibim mesaj atmış bugün:
- "Senin oturduğun daireyle ilgili boşaltılıyor söylentisi varmış mahallede ve emlakçılarda. Bir planın var mı sorayım dedim."

Dedim ki ona:
- "Arada ülkeyi, şehri, tüm hayatımı filan terketmeyi düşündüğüm anlar oluyorsa da, evimi terketmemek için diğerlerinden de vazgeçiyorum."

ÖzlemPansiyon’u anılar yuva yaptı. Yetmedi, o yuvada yaşananları çoğaltmak için, burada da kendime bir şube açtım.

Gitmek de bir, kalmak da... Belki. Mutlu'nun dediği gibi; Bu şehir, bu ev, ait hissettiğim her şey, bana şimdilik "Kal" diyor. Kalıyorum.

Olcay 2 Mayıs’ta Kanada yolcusu. İçimde bir özlem kabardı ki şimdiden, sanırsınız benim bavul yollara düştü.

1 yorum:

Onur dedi ki...

Gitmek isterken kalmak, kalmak isterken gitmek. Bu duyguyu taniyorum. Benim icin bu duygu hep birseylerle barisma surecinin, o seylere bagli kalarak degil de kendi kendine tatmin olmayi ogrenme surecinin parcasi oldu.

Gitmeye hazir oldugun zaman da gitmek istemeyeceksin belki. Veya kalmanin en kolaylastigi ve en guzellestigi - en ait oldugun anda - artik gitme zamani gelecek. Iste su an ben Richmond icin aynen boyle hissediyorum.