15 Ağustos, 2006

quito’da sinirli anlar


Cumartesi gunu Ispanyolca derslerine ara verdim ya, hemen turist hayatima geri dondum. Quito daglar arasina yayilmis ince uzun bir sehir (eni 45 km kadar). Sehri en iyi yukaridan gorecegimi dusunup davrandim teleferige.

Teleferige binmek icin normal bilet 4$, ekspres bilet 7$. Uc dolar fark icin beklemeye gerek olmadigina karar verip gectim ekspres sirasina. Ekspres sira meger benim gibi aptal turistleri duduklemek icin icat edilmis. Servis hizi arasinda fark filan yokmus. “Sinirlerim alindi, Nirvana'ya erdim” triplerim sadece ilk yarim saat kadar surdu. 1,5 saat sonunda hala teleferige binememistim ki yakaladigim ilk gorevliye Ingilizce bagirmaya basladim. Ne oldu bilin bakalim; aynen alinip siranin onune konuldum.

Cikan sonuclar:
1) Sinirlerim aynen yerinde duruyormus.
2) Bagirmak, hangi cografyada olursak olalim, isleri kolayliyormus.

Daha vahim bir asabiyet vukuati…

Bir vakit yolda yurumekteyim. Kucuk bir sokakta karsidan karsiya geciyorum. Arabanin teki yaklasmakta. Hani memleketimde soforle goz temasi kurunca arabalar genelde gonulsuz de olsa sakinler. Kabul, daha once "canini seven yaya Ekvator’da arabalardan kacmali" demistim ama bunun dozunu tam olarak saptayamamisim. Sandim goz temasi kurtarir beni. Baktim, adamda en ufak bir yavaslama yok, hatta galiba gaza bile basti sinsice. Ben de domuzum ya, olurum de kacmam. Yiyorsa gel vur, manyak! Kacmadim, kosmadim, istifimi bozmadim. Normal tempoda yurumeye devam. Koprude karsilasan inatci keciler misali goz temasimiz surmekte. Bakalim kim daha deli? Aaaa… Adam harbi manyak cikti. Bacaga 5 cm kala aci bir fren. Araba durdu ama adamda bir delirmislik. El kol hareketleri (bunlarin da yurdumunkilerle ayni oldugunu anladik boylece), korna, kufur vs. Ben de Turkce giydiriyorum: Lololo lololo (Canim Turkcem, ozlemisim vallahi konusmayi). Adamin agzindan tukurukler fiskirmaya basladi ki, zaten olumden donmusum. Bu manyak adam da bagirip duruyor bana. Caktim adamin camina guzel bir yumruk (Biri bana cinsiyetimi hatirlatsin! Horozlar gibi her an hazirim kavgaya). Neyse, adam inmedi arabadan. Yoksa benim seyahat sigortasini isleme koymaya cok az kalmisti. Malzeme belli.

Degil Ekvator’a Mars’a da gitsem, asabiyet gecmeyecek demek.
Yikilan hayallerim!..
:(

5 yorum:

Adsız dedi ki...

ben olsam ben de aynı hareketi yapabilirdim. keşke kafa da atsaymışsın... gerçekten.

sevgiler,

BY

Yesim Arpat dedi ki...

ya trafikte benim başıma neler geliyor burda asıl, anlatcam bi oturabilsem. Gündüz iş yoğun,akşam alem. Çok fena durumdayım. Geldiğimden beri sadece bir gün evde oturdum bi haftaiçi akşamı.

Adsız dedi ki...

bence araba sahipleriyle takissan da arabalarla fazla takisma... araba duramazsa asabiyet yapacak firsatin olmaz...
Ben de Cin'deyken aynen goz temasinin ise yarayacagini dusunmustum ama ilk deneme basarisizlikla sonuclandiktan sonra arabalardan kacmaya basladim. bence sen de oyle yap... turkiye'deki trafikten sag cikip gidip ekvador'da telef olmaya gerek yok Ozlem'cigim...
hist hist sakin ol,
sinirlerine hakim ol...

Adsız dedi ki...

bir soru:
ekspres teleferik sirasinda 1.5 saat sonra hangi noktaydin? yani hala gerilerdeydin de mi one alindin, yoksa ikinci siradaydin da mi birinci siraya alindin?

merak iste...

nedir nerededir bu teleferik, (Tokyo'da mi) nasil birbucuk saatte sira gelmez anlayamadim...

Adsız dedi ki...

Yok yok Quito'lularda vardı biraz öküzlük zaten...Ben de tamir için verdiğim sony kameramı 1 aydan fazla bir sürede geri alamamıştım, tamam ulan geri verin istemiyorum tamir mamir diye bağrırken de, "yoook, bu aleme giren çıkamaz bi daha!" baabında laflarla beni oyaladılar..O ara ciddi ciddi "ulan buranın bir alo mafya hattı vardır kesin, bu herifin dükkanını dağıttırıcam- furucam onu" triplerine girmiştim hehe... Ama yok. onlar öyle, yani yavaşlık, işi savsaklama, rahatlık genetik bişey...Bu arada Türkiyem daha beter be Özlem, takıl sen!!!