14 Haziran, 2006

geri sayım başladı

Kimileri ruhunu aramak diyor, kimileri kendini bulmak. Ben kendimi yeniden yaratmak istiyorum. Gereksiz anlamlar mı yükledim bu yolculuğa? Ondan mı ezildim, altında kaldım, ne yapacağımı karıştırdım günlerdir?

Ne demişti şair?:
Ardını getirir bu latifenin,
Senin güzel insanların hep beraber...


Bugün çok güzel şeyler oldu; güzel insanlarım sağolsun!..

- Cuma günü, vizemi 2 hafta sonra alabileceğimi söyleyip bol miktarda gözyaşı akıtmama sebep olan konsolosluk görevlisi bi güzellik yapmış. Pasaportum bugün elime ulaştı.

- Cüneyt aradı; yoldaşlık yaptı.
Hikayemiz kısaca şu. Gülin'den dünya seyahatine hazırlanan bir kişi olduğunu öğrendim. Hemen bir mesaj attım: "He de, en yakın arkadaşın olayım". Akıllı çocukmuş, anladı tehlikeyi. He demedi, rotasını değiştirdi:) Şimdi ben batıya, o doğuya yolcu... Dünya yuvarlak mıymış, göreceğiz bakalım.

- Yazdığı ilk yorumla pansiyon alemlerine hoşgelmiş olan Barış'ı aradım. Yine bir pozitiflik, bir enerji patlaması. Kendime geldim coşkusuyla. (Cüneyt! Barış operasyonu tamamdır. Sen haftaya gelince, "votka, rakı ve şarap" olayı irdelenecek:)

- Sonra Atlanda'dan Hafiye yetişti imdadıma. Çok hırpalandı vee... günlerdir beni geren bilet meselesine, inanılmaz bir destek ile, süper bir çözüm üretti. Round the world ticket halt etmiş, benim Delta Buddy Pass'im yanında:)

- Toronto'dan Olcay mesaj attı; geliyor musun diye? (Geliyorum Olc, 3 hafta kaldı! Söyle sana sucuk mu getireyim, rakı mı, çay mı, kebap mı?:)

- Paris'ten İlker mesaj attı; gelişmelerden haberdar et, belki ben de yanına gelirim diye (Gel şekerim gel; "Bas bas paraları Leyla'ya... Bi daha mı gelicez dünyaya". Yani.)

- Kanada'dan sonraki ilk haftama ablam yetişti. Bir aksilik olmazsa Jamaika'da buluşacağız Temmuz'un son haftası (Miami'den Eda'da katılırsa olaya, işte o zaman "Jamaica'da bir bayram havası"...)

- DC'den Oguz yardıma koştu; büyük alışveriş ustalığı ile denk getirdi yine, yarı fiyatına IPOD ve laptop alıyor bana (Ahh Oğuz'um ahh, bitmedi çilen!)

- DC'den Ruşen'de yaptı bir büyüklük; kendi ağırlığındaki bavulu az geldi, atacak benim aletleri de içine.

Gelince Tr'ye Rush ve Hafiye... Bodrum'a bir kiiii... Bodrum'a bir kiiii... Ben Bodrum'la helalleşmeden ülkeyi filan terketmem. Yonç da gelir mi ki?

Bu arada ev yakında patlayacak sanırım. Durduğu yerde her gün bir şey bozuluyor. Korkarım Hafiye'ye bir enkaz bırakacağım. Mühendis arkadaşlardan çalmayan zilim, bozulan televizyonum... marangozluk işlerinden anlayan arkadaşlardan da kırılan koltuğum ve çekmecem konusunda acil yardım bekliyorum. Ben fena alıştım bu imece yönteme:)




Gezi yazısı umuduyla buraya düşen okura not:
Para mı verdin be kardeşim, söylenme işte. Bir gün gezileri de yazarız inşallah. Bi dur, bi sabret!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

fıstık geziyosun yine..
e-mail attım iş adresine ama işten çıktın mı sen bilemedim???

gitmeden görüşelim be güzelim..özledik seni...

yaprak

Adsız dedi ki...

Geliyorum salı. Bilimum içki eşliğinde konuşalım, rota saptayalım.