07 Haziran, 2006

koşulsuz sevgi

Ardımda çok sevdiğim insanları bırakacağım. Ondan mı hüzünler içindeyim? Ondan mı gurbette gibiyim günlerdir. Bugün yıllardır kendime saklayarak sevdiğim çok özel bir insandan bahsedesim var.

Lise 1’in yazında iki arkadaşım ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın Karacaeli’ndeki gençlik kampına gittim. Alerjim olduğu için her hafta 2 ayrı aşı olmam gerekiyor o yıllarda. Haliyle yanımda aşılar da var. Kampa girer girmez telaşla, yolda buzları eriyen aşılarım için buzdolabı arayışına giriştim. Kara mı kara, kel mi kel, huzurlu mu huzurlu bir adam geldi yanıma; önce sakinleştirdi beni, sonra birlikte gidip mutfak dolabına aşılarımı koyduk.

Ertesi gün fena hastalandım. Herkes denizde yüzerken ben odada aksıra öksüre yatıyorum. O kara adam elinde “çatı” ile çıka geldi. (Çatı, kampın çok yakınındaki bir pastanenin spesiyali idi). Dakikalarca benimle ilgilendi, sohbet etti, yalnız bırakmadı odada. Sonraki günlerde kara adam nerede, ben orada. Sabahları kara adam önderliğinde müzik dersleri alıyoruz, Yeni Türkü’nün tüm şarkılarını o kampta ezberledim. Öğlenleri kara adam yüzme çalıştırıyor, yüzüyoruz. Kampın son gecesi yapılan geleneksel gösteri gecesinde solo şarkı söyleyecekler listesine seçildiğim için, öğleden sonraları kara adam gitar çalıyor, ben söylüyorum, birlikte çalışıyoruz. Her akşam kara adama baskı yapıyorum tüm şımarıklığım ile. Hiç kırmıyor, kızlardan topladığım paralar cepte, birlikte tüm kampa çatı ya da köfte ekmek almaya gidiyoruz (hoca gözetimi olmadan kamptan çıkmak yasaktı). Yol boyu konuşuyoruz. O kara adam Orhan amcam oldu sonra. Ben de onun can kızı.

Ergenlik buhranları içinde sevgiye hasret biriydim. Orhan amcam karda çıkan güneş, çöle düşen yağmur. Bu yalnızlık yüzyılında soyu tükenmiş bir canlı. Onu sevmemek inanın mümkün değildi. Ne benim için, ne onu tanıyacak herhangi bir insanevladı için. Binlerce insan tanıdım şu yaşıma dek. Onun kadar iyi bir insan ile henüz karşılaşmadım.

Tüm lise boyunca sürdü kampçılık. Orhan amca nerede, ben orada yine. 17 yıldır tanıyorum onu. Beraber geçirdiğimiz gün sayısı kamplarda 30, yıllar içindeki İstanbul gezilerini de katalım hadi, 40’ı geçmez. Ama ben en çok mektubu ona yazdım, en çok mektubu Orhan amcamdan aldım. “Göz yaşı kirpiğinde küçüğüm” yazardı Orhan amcam bana. “Can kızım”, “can küçüğüm” diye severdi beni. Benim gençlik kahramanım Orhan amcamdı. Ona güzel mektuplar yazabilmek için her gün bir kitap okurdum. Onun sevgisini haketmek için daha iyi bir insan olmaya çalışırdım.

Kimse koşulsuz sevmedi beni. Bir tek Orhan amcam.
İşin güzeli, sadece beni böyle sevmedi, tüm insanlığı böyle sevdi o. Olabileceği binlerce şey varken, fakir bir Anadolu kasabasında öğretmen olmayı seçti. Tanıdığı her çocuğu, hiç üşenmeden, hiç söylenmeden, hiç ama hiç “hayır” demeden, dünya daha güzel bir yer olsun diye aynı coşku ile kolladı, korudu, bağrına bastı.

Orhan amcam bypass ameliyatı geçirmiş (Kimselere söylemeden... Çocukları bile 3 gün sonra öğrenmiş. Üzülmesinler, endişe etmesinler diye).

Onsuz bir dünyayı düşünmek istemiyorum!

3 yorum:

Yesim Arpat dedi ki...

Sen geri geleceksin. Orhan Amca da. Bir yokladiniz, yoklayacaksiniz ote sulari, o kadar.

Adsız dedi ki...

Sen geri geleceksin.
Orhan Amca da.
Bir yokladiniz, yoklayacaksiniz ote sulari,
o kadar.

O kadar işte, şimdiden gittin geldin, kime keder,
kime kader

İyi olacan ya, yeter bize güzel bir haber

Ardını getirir bu latifenin,
senin güzel insanların hep beraber...

Adsız dedi ki...

SEVGİLİ ÖZİ,
BİZ LİSEDE ORTAOKULDA SANA BÖYLE DERDİK ORHAN AMCAYI BENDE TANIYORUM KARACAALİDE BİZDE ONUNLA BERABER EĞLENDİK ÖĞRENDİK.ŞİMDİ SENİN YAZILARINI OKURKEN BURDAN ÖĞRENDİM UZUN ZAMAN GEÇMİŞ UMARIM SAĞLIĞINA KAVUŞMUŞTUR.
LİSE YILLARIM AKLIMA GELDİ GÖZLERİM DOLDU SAYENDE .
BİR YERLERDE SENİ ÇOK SEVEN ESKİ DOSTLARIN OLDUĞUNU UNUTMA..
SEVGİLER
NEVİN