Haftasonu icin Salvador’a hizli feribot ile 2 saat uzakliktaki Morro de Sao Paolo adasina gitmistim. Brezilya’nin en guzel plajlari listesinde adi gecen bir mekan. Nefis plaj filan efsane ama ada gercekten cok cici. Sabaha kadar suren plaj partileri, bana Bodrum’u animsatti. Buenos Aires’ten tatile gelen 5 Arjantinli genc de olaylarin disinda kalmamama yardimci oldu, sagolsunlar.
Adadan donuste 15 kisilik bir tekneye bindim, okyanus inanilmaz dalgali o gun. Ilk dakika itibariyle elimize posetleri tutusturdular. Deniz beni feci tutar. Mavi tur arkadaslarim iyi bilir bu durumu. Karadan biraz uzaklastigimiz her seyahatte bir drama yasamisligim vardir. Ama midem bulanir cok cok. Bu sefer baska.
Yola cikmamizin ustunden 5 dakika ya gecti, ya gecmedi. Midemden baslayan bir uyusma hali, hizla tum vucuduma yayildi. Oyle ki birkac dakika icinde yuzum, ellerim, bacaklarim kasildi. Felc olmusum gibi. Nefes alamiyormusum gibi. Olecekmisim gibi. Yuzumu oynatamiyorum, ellerim kilit. Aglayamiyorum bile. Sadece bildigim tum dillerde “bana yardim et tanrim” diyorum. “Tanrim bana yardim et”. Insanlara da “bana bisey oluyor, normal degil, yardim edin” diye yalvariyorum. Hayatimda bu kadar zayif bir pozisyona dustugumu hatirlamiyorum. Sarhos bile olamam ben. Hani olur da maymun pozisyonuna duserim diye.
O sira aklimdan bin dusunce geciyor. “Bu mudur hakettigim son? Dunyanin ote tarafinda, sevdiklerimden uzak, aklimda hala yanitlanmamis bin cesit soru, kimseye bir faydam dokunmamis, bir iz birakmisligim yok, boyle mi olecektim?”
Az biraz medikal bilgimle hesaplar yapiyorum, ihtimalleri tartiyorum (Olurken bile kafa calisiyor, bakiniz): Gunes carpmis olabilir, zehirlenmis olabilirim. Belki de deniz tutacak korkusuyla hayatimin ilk panik atagini deneyimliyorumdur vs. Insan nefes alamazsa kac dakika yasayabilir? 3 dakika miydi neydi, az kaldi sanirim 3 dakikanin bitmesine. Haha. Buraya kadarmis.
O dakika teknenin tek murettebati kusmakla mesgul, hala ayakta kalabilen birkac yolcu yardima geliyor. Kilitlenen ellerime masajlar yapiyorlar. Bir yandan da surekli benimle konusuyorlar. Duzeldim sanki… Hoooppp… Bi daha. Bunu atlatmam vallahi mumkun degil. Yolculuk boyunca ipod sayesinde benimle olan Atila Ilhan’in sesi kulagimda yankilaniyor sanki. Surekli An Gelir siirini okuyorum icimden.
...
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür.
...
Az kaldi benim o son anima. Guzellikle anlamadim, bu sefer de Tanri bana sopayi gosteriyor.
Yolculuk, 2 elim yandaki yolcularin elleri arasinda, bitti sonunda. Benim disimdaki yolcularin kusma ortalamasi 3. Kusmaktan yere yapisanlar, yari baygin yatanlar… Ben olumle savastigim icin o sirada, kusacak firsati bulamadim sanirim. En komigi elimi tutan eller bi sure cekiliyor, el sahibi bi kusup geliyor, sonra biraktigi yerden gorevine devam ediyor. Yamulan yuzum ve yalvarislarim onlari da olume yakin olduguma inandirmis olmali:)
Benim kadar kontrol budalasi, guc saplantili, en yakinlarindan bile yardim isteyemeyen, zayifligini gosteremeyen bir manyaga iyi oldu bu hikaye. Hic tanimadigim insanlara yalvardim, yakardim. Bi rahatladim. 10 yil daha bu gazla, tam kontrol yola devam edebilirim.
Golgeleriiiinnn gucu adinaaaaa…
Cok zor anlardi, su dakika o duyguyla anlatmak mumkun degil. Otele gidince bir de otel sahibi yakisikli Andre’ye bir saat kadar agladim. “Oluyordum, hooo” diye. Yurdumda olsa coktan bagra filan basilmis, sevkatle sarmalanmistim. Su verdi, kalpsiz cocuk!:)
Arkadaslarimdan fazla gecmez, yine bir yorum gelir. “Ah gecmis olsun Ozlem’cim. Ama kotuye bisey olmaz, di mi? Hehe.”
Olmuyormus harbi. Bakin hala domuz gibiyim. Yokladim ote tarafi, ama dondum yine. Yasadigim her deneyim bana yeni bir kapi aciyor. Acilari bile sahiplenmek, bir mana cikarmak ne guzel bir bakis acisiymis.
Tekneden yeni kankalarimla (malum dakikalarca el ele tutustuk) sarilip opuserek, tam anlamiyla helalleserek ayrildim. Hala yazistigim insanlar kazandim. Bende her meziyet yoksa bile, vefa kesinlikle olan bir meziyet.
Şu mini okyanus yolculugu, icten ice hayalledigim Antarktika cruise seyahatinden vazgecmeme sebep olacak gibi. Dunyada basilmadik toprak kalsa da olur (di mi?).
6 yorum:
ozlem aman aman, cok buyuk gecmis olsun, dikkat et yaban eller de kendine.. bak bayramda geldi, sevenlerin de seninle birlikte olmaya geliyor,, simdi ne guzel simarirsin sen onlara, cikar acisini valla.. saglikli, keyifli ve sevdiklerinle beraber muhtesem bir bayram dilerim. Sudan bir sure uzak dur, kokuyor mokuyor ama sen yine de tekner yerine otobusle git diyesim geliyor ama... dur bakalim bir sonraki postunda aliriz ifadeni.
tekrar gecmis olsun.. tikkat et kendine !
Ben tam cozemedim bunu Ozlem'im.. Deniz mi tuttu yani?
Hay Allah! Korkutma beni boyle postlarla. Gecmis oldun gulum.
canım..geçmis olsun..ve bayramın kutlu olsun..bugün eski fotograflara baktım..eskiyi ozlemek yaşlanmak mı demek..donsen..ozlem sen ben buluşsak yine bir cafede..hayatın orasından gırıp burasından çıksak..dikkat et kendine..donusunu bekliyorum...
Aa! Bayram mayram buralarda, yeni okuyorum blogunu. Amanın, deniz tutmuş bizimkini. Aynısı Atlanta'daki Pınar'ın da başına gelmişti de inanamamıştım. O da Maine açıklarında teknede böyle kitlenmişti.
Sebebi biraz da psikolojik sanki. Kontrol freak ablaların başına geliyor. O da kontrollüdür çok.
Sosyal dünyan bu kadar rahat olsun için bu kadar disiplinli. Pes bir kadınsın. Neyse ki bişiyin yok, böyle rahat rahat yazıyorum.
Gel dedim artık. Burada ada vapurunda bir daha deneyelim şunu. Ben tutarım elini.
Ozlem, gecmis olsun! Insallah bir daha basina gelmez boyle seyler yolculukta. Neyse ki, Breziyla'da acisini cikarmissin:)Aysudak
Neredeye 5 yıl önce yazılmış bir yazı! Brezilya yazılarını okurken denk geldim ve gerçekten çok üzüldüm. Birkaç saatlik hızlı feribot yolculuğunda yaşadığım deniz tutulmasını bir şey sanırdım ben de. Bu tam bir felaket. Geçmiş iyi ki. :)
Yorum Gönder