UNESCO’nun ‘kultur mirasi listesi’ne aldigi, Salvador’un tarihi bolgesi Pelourinho’da kaliyorum. Pelourinho bolgesi, zapt edilmesi guc asi kolelerin bir zamanlar kirbaclandigi meydandan almis adini. Pastel renkli binalarla cevrili bu meydanda simdi guzel cafeler, bol bol turist ve nese var. Tum bu turist cennetinin arka sokaklarinda ise yine sefalet. “Ne kadar siyahsan, o kadar fakirsin” kurali burada da yikilmisa benzemiyor. Turistleri banka gibi goren saticilar, resim cekme karsiligi 10$ istemeye utanmayan geleneksel beyaz giysileri icindeki Bahai kadinlari filan da var, ama gecelim onlari. Bunlar manzaranin tatsiz kisimlari.
Amazon turunda beni de iclerine alan Belcikali kiz arkadaslarimla bulustum Salvador’da. Kiz kiza geziyoruz. Ohh ne guzel. Yalnizlik dert olamaz gerci burada. Herkes 3 dakikada kuzu sarmasi.
En iyi arkadaslarim yine sokaktakiler; danscilar, perkusyoncular, saticilar, ressamlar. Aslinda bunlari da birbirinden ayirmak pek mumkun degil. Boncuk satan adam ansizin elindeki sopalari oraya buraya vurarak muzik yapiyor. Ressam beni kolumdan cekip dansa basliyor, café’deki garson yanik sesiyle kesinlikle Portekizce olmayan bir dilde sarkilar soyluyor. Oyle ki 2 gunun sonunda yolda karsilastigim her 5 insandan biriyle opuserek ilerler hale geldim.
Salvador’da her sey muzigin ritmine gore hareket ediyor. Her koseden fiskiran muzik dunyaya yeniden donusumu kutluyor.
Bahia’lilarin kulturleri uzun sure yeraltinda gelismis. 1530’lardan sonra seker kamisi plantasyonlarinda calismak uzere bu topraklara getirilen Afrikali atalarini unutmamislar. Tum yasaklamalara ragmen, kulturlerini kusaktan kusaga aktararak yasatabilmisler (3,5 asirlik kolelik donemi icinde 12 milyon Afrikalinin bu bolgeye getirildigi tahmin ediliyor. Bunlarin 1 milyonunun daha kitaya varmadan yolda oldugu, kalanlarin ise cok agir calisma sartlari nedeniyle ortalama 8 yil yasadigi dusunuluyor).
Insanligin hikayesi ne kadar trajik, ne kadar vahsi, ne kadar acimasiz.
Dun gece bir dini torene katildim. 300 yil once kurulan bir grubun, Candomble toreni. Birkac ayri asamadan olusuyor toren. Ortada 50 kadar kadin, erkek. Belli ki toplulugun secilmis kisileri. Ozel kiyafetler icindeler. Kadinlar Bahia geleneksel giysileri giymisler; beyaz dantel kabarik elbise, belden ve gogus bolgesinden rengarenk cok kalin kusaklarla bagli. Saclarinda yine kiyafetleri ile uyumlu ortuler. Erkeklerde beyaz diz alti pantolan, beyaz tunik, ayaklar ciplak, kafalarinda beyaz bir takke.
Once halka halinde uzun sure dans ediyor ve sarki soyluyorlar. Perkusyon grubu onlara eslik ediyor. Sonra gayet torensel bir sekilde kocaman bir tepsi icinde (ortada dans eden tum grup uyeleri tepsinin bir kenarindan tutuyor) ortaya ozel bir yemek getiriyorlar. O dakikaya kadar benimle yanda oturan topluluk uyeleri yerlerinden kalkiyor, lapa halindeki yemekten bir avuc aliyor. Ortamdaki agir yemek kokusu, tepsiye dalan eller, avuclardan akan sumuk kivami yemek. Midem icin gercekten zor anlar…
Sonra grubun daha kidemli elemanlari kaliyor sahnede. Gozler kimisinde kapali, kimisinde sadece aklar gorunuyor, dudaklar buzulmus, cok tuhaf bir dans basliyor. Bir yandan donuyorlar ama bir yandan da cok tuhaf sekilde hareket ediyorlar. Anlatilana gore o sirada inandiklari tanrilarin ruhlari iclerine giriyor. Tarifi mumkun olmayan, kesinlikle akil kari da olmayan, bilincsizce yapiliyormus gibi gorunen hareketler…Uc bes dakika degil, neredeyse bir saat suruyor.
Bir ara bu bilincini yitirmis gibi gorunen kisiler disardan destekle ozel kiyafetler giyiyorlar. Muhtemelen hepsi baska bir tanriyi temsil ediyor. Birinin elinde balta, birinde kilic, birinde ayna, birinde puskul, biri Romalilara benziyor. Ben atmosferi daha iyi anlayabilmek icin sahnenin en onune konuclandigimdan, gozu kapali, elindekini sallaya sallaya dans eden kisiler tarafindan birkac kere balta ve kilicla bicilme tehlikesi atlatiyorum.
Ortamda yasli bir de kadin var, toplulugun lideri. Tahta benzer bir sandalyede salonun merkezine oturmus. Arada insanlar secdeye kapanir gibi liderin ayaklarina atiyorlar kendilerini. Ama makul bedensel hareketlerle degil, basbayagi kapaklanip bir sure cirpiniyorlar yerde. Sonra kadin bunlari kaldiriyor, sarilip opuyor. Toren sonunda tum cemaate yemek dagitiliyor. Bu cemaat 300 yil once kurulmus. Brezilya’da Candomble dinine inanan pek cok community’den biri sadece.
Candomble dininin kitabi yok, tek bir tanrisi yok, dini kurallari yok, toplumsal bir duzen olusturmaya calismiyor, degerleri saibeli. Buyuculuk ogeleri barindiriyor sanki. Felsefesinde pozitif dusunme, dogaya saygi, toplulugu kaynastirma, yaslilara hurmet filan varmis da, anlamadim ben pek bu isin felsefesini. Okudugum bir yazida Candomble dini soyle anlatiliyor: Avrupalilarin, Afrikalilarin ve biraz da yerlilerin tum ruhlari, azizleri ve tanrilari astral seviyede birbiriyle bulusmus ve Afro-Brezilyali bir din olan Candomble’yi olusturmus. 1970’lere karar yasak olan bu doga dininin tanrilari atesle, suyla, dogayla, nehirler ve ruzgarla baglantili.
Dun Rio de Janeiro’ya vardim. Turkiye’den Guney Amerika’ya 'bayram' geldi. Yasasin!!!
Ablam, arkadasimiz Burcin ve tatile gelen bir Turk kafilesi ile birlikteyim. Ozlemisim dedim memleketimi. Bir sure yasanacak kokos hayat da isin ayri guzelligi tabii:) Bakalim sosyetik Turkler arasinda 4 aydir ustumden cikmayan 4 t-shirt ve 2 pantolan ile ne sekil bir yer edinecegim. Asli hala bana kokos desin. Ustum basim delik ayol. Degistim ben diyorum. Anlasana:)
4 yorum:
Merhaba Ozlem,
Capoeira dansini ben ilk kez Union Square'de izlemistim ve inanilmaz sevmistim.( Simdilerde YouTube 'da surekli bunlarla ilgili videolara bakiyorum.) Yerinde gormek kimbilir ne guzeldir... resmin ne guzelmis. :-))
Seker gibi bayramin olsun ablan ve arkadaslarinla...
Bak hakkaten kacirmisim, sen Brezilya'ya coktan varmissin.
opuyorum.....
"Tras el umbral de mis temores
de mis errrores y mis fracasos
tras las heridas del pasado
y los amores ya olvidados
Tras la inocencioa que hubo un dia
tras la ironia de aquellos anos
solo ha quedado un frio inmenso
la espina cruel del desengano
Y llegas a mi vida como un sol
como la suave transparencias del amor
como el aroma de la brisa en la manana
borrando para siempre mi dolor
Volver a amar una vez mas
nacer de nuevo en ti
en tu mirar
llenando con tu luz
las sombras de mi soledad"
estara en Estambul desde 12.22.06 a 01.03.07
un abrazo grande
alex
özlem bahia'ya uçuş var,
aynı paraya bangkoka da var
bayramda hangisine gidelim?
(acele cevap :)
Yorum Gönder